
Doğduğunda her şey iyidir ama insanlar ne canlıların ne de eşyaların saf ve temiz kalmasına izin vermezler. İnsan doğuştan itibaren kendine bırakılmalı kendi özünde yetişmeli. Bozulmasına izin verilmemeli. Çocuğu toplumun isteklerine göre değil, kendi fıtratının saf ve temiz kalması ülküsüne göre yetiştirmeli, yeteneklerinin önü açılmalı. Bunların ortaya çıkması için özgür bırakmalıyız.

Eğitim en çetrefilli konuların başında geliyor. Sürekli değişen sistemler arasında en iyisinin hangisi olduğuna dair bir karar verilemeden geçen yıllar var. Geçtiğimiz günlerde ODTÜ’de Türkiye Zeka Vakfı’nın her yıl düzenlediği Zeka ve Yetenek Kongrelerinin beşincisi düzenlendi. Ailelerin, farklı alanlardan öncülerin, uzmanların bir araya geldiği çalışmanın amacı şöyle açıklanmış; “Ülkemizin ve insanlığın en değerli kaynağının özgür ve doğru düşünebilen, düşündüklerini ifade edebilen ve karşıt görüşleri dinleyerek, koşulları değerlendirerek en uygun çözüm yollarını bulabilen bireyler olduğuna inanıyoruz. Zeka ve yetenek kavramlarının gerek kuramda, gerek uygulamada doğru anlaşılmasının hem insanların mutluğu için, hem de söz konusu kaynağın doğru kullanılabilmesi için hayati önemde olduğunu düşünüyoruz.”Toplumsal hedefler kıymetli fakat öncelenmesi gereken ilk şey bu zeka ve yetenekle önce ruhu dingin ve mutmain bireyler olmanın önünü açmak. Elbette bunlar konuşulmuştur sempozyumda. Vermeyi bilen bireylerin çoğunlukta olduğu bir toplumda çözüm isteyen sorunlar da asgariye inecektir kendiliğinden.
***
Eğitim kendimizi bildik bileli bu ülkenin en çetrefilli konularından biri. Birçoğumuz eğitim hayatımız boyunca bir konuda yeteneksiz olan çocukların her konuda yeteneksizmiş gibi dışlandığına, ya da bir konuda yetenekli olanın her konuda yetenekliymiş gibi egosunun rüzgarla dolduruluşuna tanık olmuşuzdur. Böyle davranılan öğrencilerin gelecekte merkezden muhite aileden topluma ne büyük hasarlara yol açtıklarına dair süreçleri bizzat gözlemleyebilecek kadar yaşadık. Öğretmeni aileyi ve çevreyi mutlu etmeye adanır, bir aykırılıkla müdürün odasına çağrılmamaya özen gösterirken kim olduğunu bile keşfedemeden geçip giden ilk ve orta öğrenim yılları. Sayısız farklılıklarla gelmiş ergenlerin eksiklik ve fazlalıkları giderilerek bir hizaya sokulmaya çalışıldığı kalabalık sınıflar. Bu yüzden anlatılmaz yaşanır sıkıntılara düçar olmak, senelerce süren okulluluğunun vakit kaybı olduğunu sıklıkla aklından geçirmek, ama devam etmekten başka seçeneğin bulunmadığı bilmek.
Pink Floyd 1979’da yayınlandığında birçok ülkede yasaklanan şarkısında (Another Brick in the Wall) tek tip insan yetiştirmeye yönelik ruhsuz okullara isyan bayrağını açıyor, öğretmenlere ‘çocukları rahat bırakın’ diye sesleniyordu. Babam beni her hafta sokağımıza gelip iki sat konaklayan gezici kütüphaneye kaydettirdiğinde ilkokulu yeni bitirmiş ve ne bulursa okuyan biriydim. Bu kocaman otobüste tamamen tesadüf eseri, bir hikaye kitabı sanarak ilk ödünç aldığım kitaplardan biriydi Jean Jacques Rousseau’nun Emil’i. Eşitsizliklerin, hak etmedikleri halde öne geçen imtiyazlıların, küçük düşmelerin, akran şiddetinin hiç eksik olmadığı okul yaşamının ortasında karşılaşılan sıra dışı fikirler elbette cazip gelir. Doğduğunda her şey iyidir ama insanlar ne canlıların ne de eşyaların saf ve temiz kalmasına izin vermezler. İnsan doğuştan itibaren kendine bırakılmalı kendi özünde yetişmeli. Bozulmasına izin verilmemeli. Çocuğu toplumun isteklerine göre değil, kendi fıtratının saf ve temiz kalması ülküsüne göre yetiştirmeli, yeteneklerinin önü açılmalı. Bunların ortaya çıkması için özgür bırakmalıyız.
Nihayet dergisi Eylül sayısında okul meselesini ele almış. Beyza Karakaya Dünyayı Okullulaştırmak: Beyaz Adamın Son Yükü başlıklı yazısında füturist yazar Alvin Toffler’in okula bakışından söz ediyor. Buna göre kitlesel eğitim sanayicinin, ihtiyaç duyduğu yetişkinleri üretmek için ustaca inşa ettiği bir makinadır. Fabrika olarak düşünülen okulda, işçi olarak tanımlanan öğretmenler, hammadde olarak görülen çocukları nasıl kapitalizmin dönen çarkına yerleştirir, mesele budur. Bu aşırılığa elbette biri çıkıp başka bir marjinallikle karşılık verecekti. İvan İllich’in hayata geçme şansı bulamasa da dünyada toplu eğitimi ve sonuçlarını kökten düşünmeye sevkeden Okulsuz Toplum kitabı mesela. Dergide okulsuz toplum seçenekleri hakkındaki yazısıyla kendi çocuğuyla birlikte yaşadığı tecrübeler üzerinden Hindistan’dan Avrupa’ya oradan İslam dünyasının birikimine yolculuk yaptıran Emel Topçu. Okulsuz Eğitim başlıklı geniş oylumlu yazısının mutlaka okunması lazım. Aslında bütün yazılar özellikle eleştirel pedagoji ve kimlik meselesiyle yakından ilgilenen Arif Pamuk’la yapılan söyleşi çok önemli.
***
Okullaşmadan kaçınmak mümkün görünmüyor. Fakat radikal fikirler de dahil okul ve eğitim meselesine farklı açılardan bakan görüşlerin zengin deneyim alanına açılmadan mevcut yapılanmaya ferahlık kazandıramayız. Toplu eğitim değerlerin aktarılmasını, benzerliklerin ortaya çıkarılmasını, ortak kimliğin inşasını önceler. Fakat bir de öznel kişiliğin oluşması meselesi var ki bu insanın biricik varoluşunun belirginleştiği hür ince alan hep ihmal edilir. Başkasını eleme duygusuyla sevgisizlikle kirlenmemiş bireylerin yetişmesi için, öğretmenlerin sınırları mesaiyi maddiyatı aşan temiz kalbine ve hayatiyetine çok ihtiyaç var.
Bu yazıya ilk siz yorum yapın.
Yorumlar(0)
-
Cengiz Kapmaz
Üst akıl eleştirisi bir vicdan direnişidir
Bir, üst akıl var. Hedefinde de kukla bir Türkiye oluşturmak vardır. İki, her şey üst akılla izah edilemez. Ama üst akıl yoktur da denilemez. Üç, üst akılla ilgili kamuoyunun ulusal yarar açısından konsolide edilmesi (ortak paydanın oluşturulması) bir ihtiyaç ve milli zarurettir. -
Etyen Mahçupyan
Herkesin bildiği sır
Muhalefetin ortak adayda anlaşması halinde, bu seçimlerin ‘keyfi otoriterleşme’ ile ‘kurumsal demokratikleşme’ arasındaki tercihi ifade edeceğini söyleyebiliriz. Böyle bir durumda AK Parti’nin ‘reisçi kültüre’ mesafeli kesiminin sağduyulu davranması kimseye şaşırtıcı gelmeyecektir -
Oral Çalışlar
Abdullah Gül aday mı?
Gül'ün adaylığı konusunda en kritik parti CHP. Ana muhalefet partisindeki ağır basan eğilim, Gül'ün aday olması yönünde. Kılıçdaroğlu- Karamollaoğlu görüşmesinde, taraflar arasında bu konuda bir uzlaşma oluştuğu öne sürülüyor. Karamollaoğlu, Abdullah Gül'le görüşüp, onu ortak aday olmaya davet edecek. Muhtemelen, bu çağrının ardından, Gül, muhalefet partilerini ziyaret edip eğilimlerini öğrenecek. Olumlu karşılık bulursa ortak aday olma önerisini kabul edecek. Benim izlenimim şu: Muhalefetin adayı bu hafta içinde kesinleşebilir. -
Akın Özçer
ETA makas değiştirirken
ETA’nın kendini feshetmesi ve şiddetinin sadece Bask Ülkesi’nde değil tüm İspanya’da geri dönüşü olmayacak biçimde noktalanması kuşku yok ki olumlu bir gelişme. Ama ETA bundan böyle görüşleri ve inançları doğrultusunda siyasi mücadele yürütmek üzere makas değiştirirken, geçmişi manipüle etmesinin ve çatışma retoriğini iç savaş dönemine kadar gidip bugünlere taşımasının İspanya’nın gereksindiği siyasetin normalleşmesine hizmet etmeyeceği de son derece açık. -
Vahap Coşkun
Etik sorgulamanın doğru adresi
Burada bir yanlış var; ama yanlışı yapan CHP değil. Bana göre CHP, dün Erdoğan’ın önündeki bariyeri kaldırırken de doğru yaptı, bugün İYİ Parti’nin 24 Haziran’daki yarışa girmesi sağlarken de. Zira her iki tercih de siyasetin alanını genişletti, siyasi rekabeti daha adil kıldı ve temsil adaletini güçlendirdi. -
Abdullah Kıran
Kudüs bir ağaca benzer (2)
Hiç kuşkusuz Kudüs’ün çehresini asıl değiştiren kişi, 684 yılında dokuzuncu halife (ya da beşinci Emevi halifesi) olarak tahta çıkan Abdülmelik İbn Mervan oldu. Arapçayı bütün imparatorluğun resmi yönetim dili yaptı. Kendi adına dinar kestirdi. İbn Mervan’ın Kudüs’e ve İslâm alemine en büyük hediyesi, Kubbet-üs Sahra gibi dünyanın en muazzam eserlerinden birini inşa ettirmesi oldu. -
Geçmiş günler geçmemiş gündemler
Alper Görmüş
Türkiye’de Ümit Horzum, Fransa’da Theo
Türkiye’deki varlığı iki yıla yaklaşan OHAL’in meşruiyetini ‘Fransa’da da uzun sürdü’ argümanına dayandıran siyasetçiler gayet iyi biliyorlar ki, ortada isim benzerliğinden başka bir şey yok. Çünkü Fransa’da toplumu, medyayı ve yargıyı hesaba katmak zorunda olan bir devlet var. İki OHAL arasında nasıl bir fark olduğunu anlayabilmek için, Türkiye’de Ümit Horzum’un başına gelenlerle Fransa’da Theo’nun başına gelenleri kıyaslamak yeter. -
Yaşarken ve Okurken
Halil Berktay
Tuhaf ifadeler
İzleyenler farkındadır; Cengiz Kapmaz aylardır, Türkiye’nin bir tarafta Rusya, İran ve Esad rejimi, diğer yanda ise ABD ve Batı koalisyonu arasında “fayda odaklı denge siyaseti” adını verdiği bir çizgi izlediğini söylüyor ve aynı zamanda bu çizgiyi kuvvetle savunuyor. -
Ayşe Kilimci
Sevgili Sakiye Abla,
Sakiye ablam sen gideli çok oldu, memleket değişti, siyaset çok değişti, artık kül yutulmaz zamanlardayız. Cilalı gerçekler çağı, bu çağ.Öyle eski plakları çevirip söylemekle, beni siz yarattınız canlarım demekle, bayram törenlerinde el kol sallamakla, kemikleşmiş oylarla gün doldurmak, siyaset yaptım, ülkeyi kalkındırdım demekle olmuyor. -
Atilla Aytemur
OHAL’de baskın seçim!
Cumhur İttifakı’nın işi ilk turda bitirmeye hazırlandığı biliniyor. Tek adayla, Erdoğan’la girileceği çoktan ilan edildi. Zaten aksini ummak mümkün değildi. Muhalefet bu ilk tur hazırlığını dikkate almayıp, sanki bu özel seçim Fransa’da yapılıyormuş gibi “ilk tura herkes kendi adayı ile girsin” rahatlığını sergilerse, vay haline! -
Ertuğrul Başer
İlk kez 'biz' olma ihtimalinin önü açıldı (*)
“Anadolu Müslüman kimliği, içine doğduğumuz kimlik olması hasebiyle, görmezden gelsek de kurucu, yokmuş gibi davransak da var ve indirgenemez; tümüyle unuttuğumuzu, ‘aştığımızı’, geride bıraktığımızı, ıskartaya çıkardığımızı sansak da dipte yatan kader kimliğimizdir…” -
A.Erkan Koca
Müslümanlık-İslamcılık çatışması
İslamcılık, sonsuz olandan güç alıp bu dünyayı değiştirmek isterken Müslümanlık, bu dünyadan güç alıp sonsuz olana kavuşmayı istiyor. Bu yüzden de gerçek iktidarı kitle hareketlerinde değil bireysel iradede arıyor. Bu anlamda sonuna kadar ferdiyetçiyken İslamcılık tam anlamıyla evrenselci –boşlukta yüzecek kadar hem de. Tam da bu yüzden, büyük hareketler doğurma kabiliyetine sahip olsa da büyük düşünce ve kültür adamları çıkaramıyor, -
DAHA DA YAZMAM
Tuncer Köseoğlu
Yaşamına virgül koyup gitti,
Son zamanlarda yüksek perdeden söylenen, her söylendiğinde giderek anlamını yitirip karşıdakine bir tür ‘nefret’ söylemine dönüşen gerçek ‘yerli ve milliydi’ Ülkü Tamer. Bunu bağırarak söyleme gereği bile duymayan… Aynı zamanda evrenseldi de “Çamaşırlarımızı aynı güneşte kurutuyoruz, hepimiz dünyalıyız…” felsefesiyle dünyayı anlamaya çalışmıştı. -
Atilla Yayla
Komünistlere de mi özgürlük?
Eğitim hakkı her vatandaşa aittir. Hiç kimse ideolojik konumundan dolayı eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Komünist olan da faşist olan da, İslamcı olan da ateist olan da, ılımlı olan da radikal olan da eğitim hakkından yararlanacaktır. Hangi radikalizm türüne bağlı olurlarsa olsunlar insanların fikirlerinden dolayı değil eylemlerinden dolayı cezalandırılması gerekir. Bunu yapamayan bir toplum da uygar toplum olma iddiasında bulunamaz. -
Kemal Sayar
Bir cisim yaklaşıyor
Bir cisim yaklaşıyor. Bir meteor taşı, dünyamıza çarptığında her şeyi alt üst edecek bir şey. Büyük sözler edebildiğimiz kadar, iyi anne ve babalar da olmak zorundayız. Çocuklarımızı ekran önünde unutursak, onlar bir daha evin yolunu bulamayabilir. Kendi evine hayrı olmayan insanların dünyayı değiştirme ihtimali yoktur. Önce biz ekranlarımızı kapatalım, sonra çocuklarımızın elinden şefkatle tutup onları ekran başından kaldıralım. Konuşalım, gülüşelim, gözlerinin içine bakalım. -
Adam McConnel
Normalization (4) Turkish culture entering post-modernity
Over the past two or three decades Turkish people have slowly awakened to what was wrenched away from them. The alphabet change, for example, is achieving recognition as a monumental mistake that, while not reversible, needs to be approached with far more circumspection. If Japan can be modern and industrial without discarding Japanese cultural elements and identities, then so can (or could) the Turks. -
Berat Özipek
Raporları beklerken adalet gidiyor
Kim olursa olsun, önleminizi alın, kaçma ve delilleri karartma ihtimalini ortadan kaldırın, sonra geniş geniş yargılayın. Sonuçta suçu ispatlanırsa cezasını tastamam verirsiniz; masum olduğu anlaşılırsa da vicdan azabı çekmezsiniz. Ama gereksiz yere tutuklayıp, dışarıda olması mümkünken hapiste tutarsanız, yarın masum olduğu ortaya çıkarsa, o vebalin altında ezilirsiniz. -
Gürbüz Özaltınlı
Savaş ve romantizm
Savaşın bedeli dediğimiz zaman da, yeni öngörü ve değerlendirmelere ihtiyacımız olduğunu görürüz. İlk ve en önemli soru da şudur: 1984 tarihinden bu yana devam eden ve gelinen noktada ordumuzu sınır ötesine de gönderme mecburiyeti yaratan bu savaş, daha ne kadar sürer? Bu bağlamda düşünmek lâzım; hangi cevap daha romantik, daha sorumsuz? -
Ümit Kurt
“Hain Araplar” söylemi
Türk milliyetçiliğinin harcında aslında farklı etnik gruplara dönük bu tür söylemlerin skalası oldukça geniş ve çeşitli. Araplara yönelik ayrımcı söylem daha çok bir medeniyet kavramı üzerinden neşet ediyor. Türklerin medeniyet kurma hasletlerinden bahsediliyor ve aynı hasletin Arap kavminde olmadığı zira Arapların medeniyetten nasibini almadıkları söylemi üzerinden bir üstünlük iddiası kuruluyor -
Cennet Uslu
Sandığın itibarını düşürmek
Temsili demokrasi, yurttaşların kamu makamlarına kimlerin geleceğini belirleyebilmesini garanti altına alır. Seçmenin yetkilendirdiği ve bir koltuğa oturttuğu kişileri, devlet gücü ve imkânlarını kullanarak o koltuklardan kalkmaya zorlamak veya halktan aldıkları yetkilerini kullanamaz duruma düşürmek, bir tür vesayetçilik oynamaya kalkmaktır. -
Murat Çelik
İlk kez bir Suudi Arabistan kralı Rusya'da!
Suudi kralının Rusya ziyaretinin Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya arasında Orta Doğu üzerinde varılan bir anlaşmanın ya da buna benzer bir mütarekenin işaretlerini taşıdığı da söylenmeli. Böylesi bir anlaşmanın etkin bir biçimde yürürlüğe konulabilmesinde Amerika ile birlikte Suudi Arabistan'ın onayının kıymetli olduğu tartışılmaz bir gerçek. Dolayısıyla bu geziyi bu çerçevede görmek de şaşırtıcı olmayacak. Çünkü Orta Doğu'da sınırların değişmekte olması bölgesel ve küresel güçleri müzakere etmeye zorlamakta. -
Sevil Özdemir
“Oyunculuk kas geliştirmek gibidir; çok çalışma gerektirir”
Türkiye’de cast direktörü dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan ve Mustang filmiyle Avrupa Cast Direktörü ödülüne layık görülen Harika Uygur: "Bir gün cast direktörlüğü ödülü verilirse onu mutlaka alacağım" diyordum; ama bu kadar çabuk olacağını hayal edememiştim. -
Hidayet Ş. Tuksal
MEB müfredat taslakları konusunda değerlendirmeler ve öneriler (IV)
“Peygamberimizin Hayatı” dersinin başlığının “Hz. Muhammed’in Hayatı” olarak belirlenmesi ve içeriğinin de buna göre kurgulanması gerekir. Ayrıca, 5. sınıftan 12. sınıfa kadar hep aşağı yukarı aynı kronolojik olayların anlatılması da bir sıkılma ve bunalma sorunu yaratabilir. Buna karşılık dersin “kültürel farkındalık”la ilgili hedefleri, ciddî kültürler-arasım empati boyutlarını içeriyor. -
Fırat Erez
El Bab: Kapı
El Bab’da Suriye ile TSK komutasındaki güçler (ÖSO) birbiriyle çatışıyor ve TSK top atışıyla bu çatışmaya müdahil oluyor; Rusya bölgedeki TSK karargahını vuruyor ve bütün bunlar CIA Direktörü Pompeo’nun Türkiye’deki ilk gününde oluyor. Öte yandan, PKK saldırıları durmuş gibi ve durum, örgütün alınan güvenlik önlemleriyle ezildiği, etkisizleştirildiği şeklinde açıklanıyor. Ancak aynı anda, neredeyse her gün dağlardaki PKK sığınaklarından biri veya birkaçı, çoğunlukla da içinde kimse yokken tespit edilip basılıyor. Aaralarında PKK için kesinlikle çok değerli olan Rus tasarımı ATGM Metis füze fırlatıcısının da olduğu silahve cephane ile patlayıcılar ele geçiriliyor. Açık ki bütün bunlar için “manidar” kelimesi yetersiz kalıyor. -
Çağdaş Üngör
Nostalji siyaseti
Geçmiş hasretiyle yaşayanların tedavisinde en ideal çözüm, onları gerçekten de geçmişe döndürecek bir zaman makinesine bindirmek olurdu. Mao nostaljisi yapan bir Çinli ihtiyarı, İleri Doğru Atılım günlerine döndürüp yiyecek karnesine bağlamak. Brexit oyu veren İngiliz işçileri “üzerinde güneş batmayan imparatorluğun” 19. yüzyıl başkentindeki bir fabrikada, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden ondört saat çalıştırmak. Trump’a oy veren Amerikan milliyetçilerini, kazanılamayacak bir Kore Savaşında binlerce Amerikan askerinin telef olmasına seyirci kılmak. -
İdil Önemli
Sebepsiz kötülükler muamması
Nasıl ki kimileri iyiliğin arayışına giriyorsa, karşılıksız iyilikler peşindeyse, kimisi de karşılıksız kötülüğün peşinde, saf kötülüğün arayışında. Dünyamızı, bir simyacı titizliği ile malumun kanını hazza dönüştürmek için sapkın deneylerini gerçekleştirdikleri bir laboratuvar olarak kullanıyorlar. Kayıtsız şartsız bir adanmışlıkla canla başla kötülüğe hizmet ediyorlar. Kapkaranlık dünyalarına zıt olan her şeyle, her iyilikle, güzellikle, şefkatle savaşıyorlar. -
Belkis Kılıçkaya
Medeniyet düşmanlığı DAEŞ zihniyetidir
Fransa’da, ihtilâlde dahi adam kitapları yağmalayıp, basıp üstünden geçmiyor; el koyup kütüphaneye aktarıyor. Bizde ise DAEŞ zihniyetli adamlar var; medeniyet düşmanı, eser yakmayı, yok etmeyi seven bakanlar, yetkililer, rektörler, dekanlar! DAEŞ’çi diye anılmadıkları gibi, makbul insanlarmışçasına isimleri sağda solda caddelere, sokaklara veriliyor. -
Emine Şahin
Mikrobesinlerin gücü (2)
Andrew Saul, hayatınızdan şekeri çıkardığınızda, otomatikman yapay renk, koku, sentetik kimyasalların çıkacağını, gıda masraflarının azalacağı, hiperaktifliğin azalacağı, kötü yağ alımının azalacağını, bahçenizden taze sebze ve meyve tükettiğinizde herhangi bir yiyeceğe bağımlılığın kaybolacağını söylüyor. -
Aliye Çınar Köysüren
Üniversiteler toplumsal sorunları önceden kestiremiyorsa…
Nereden bakarsak bakalım, lise-vari ders yükleme metoduna (!) üniversite diyeceksek, yeni sürpriz patolojiler karşısında şaşırmaya gerek yok. Kervan yolda düzülür mantığı üniversitelerimizin ve toplumsal sorunlarımızın da azığı ise, yolda her şey olabilir düşüncesini kabullenmek zorundayız. Kuşkusuz keşif ve icatlar için sürprizler doğaldır, ancak anlama ve anlamlandırma rafa kalkmayacaksa, önceden kestirebilmek de bilimin gücü olmalı… -
Kurtuluş Tayiz
Schulz’un kriz çıkaran sözleri neydi?
Türkiye-AB ilişkilerinin istikametini kuşkusuz Schulz’un sözleri belirlemeyecek. Türkiye, zaten uzun süredir AB kapısında fazlasıyla oyalandığını düşünüyor. AB’nin samimiyetten uzak, ikiyüzlü, çıkarcı ve küstah yaklaşımı da bunan eklenince, AB’yle ilişkilerde sarsıntılı bir döneme girildiğini söyleyebiliriz. -
Demiray Oral
‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re*
Önce memleket kabaca ikiye bölünüyor. Her iki tarafın diğerinin söylediklerini, yazdıklarını (ve sonraki merhalelerde feryatlarını) kesinlikle dinlemeyeceği bir hale ulaşılıyor. İşte bu noktada “Serbest kötülük ortamı” için şartlar uygun hale gelmiş oluyor… -
Mehmet Uçum
'Türkiye biçimi' tartışması
Hiçbir ülkenin anayasal sistemi veya siyasal yapısı, kendi yerelliğini dışlayarak kurulamaz. Kurulursa da, er ya da geç başarısızlığa uğrar. Bugün parlamenter sistem açısından örnek gösterilen Almanya ve İngiltere, başkanlık sistemi açısından örnek kabul edilen ABD, başarılı pratiklerini, kendilerine özgü kurumlar, kurallar ve ihtiyaçlar temelinde geliştirdikleri sisteme borçludur. -
Kemal İnan
Eleştiri ve siyaset üzerine
Başta Kobani olayı olmak üzere Kürt oylarının hızlı değişiminde alevlenen Kürt milliyetçiliğinin doğallığını, yani kendiliğindenliğini ve samimiyetini de sorgulamıştım. Özellikle de Kobani olaylarında Türkiye'nin DAEŞ'e (yahut IŞİD’a) karşı askeri bir müdahale yapmasının da ne kadar yanlış bir politika olacağını, biraz da sert bir dille eleştirmiştim.
Yorumlarınızı kendi özgün iradenizle yayınlamakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üslenmektesiniz. Yorum yaparak Toplum Kuralları ve Kullanım Koşulları'nı kabul etmiş sayılırsınız.