Rengarenk

 

Kadınlar, köprünün demir bariyerlerini aşarak umulmadık çeviklikle koşuyorlar. Binler, onbinler TÜYAP Kitap Fuarı'nın İstanbul Beylikdüzü'ndeki alanına ulaşabilmek amacıyla her zorluğa katlanıyor. İçeride insan seli, dalgalar halinde ilerliyor.

 

Yayınevleri çeşit çeşit. Kürtçe yayın yapan Doz kitaplarından, radikal solcusuna, Kemalistinden militaristine, dindarından en sofu İslamcısına, liberalinden kadın hakları savunucusuna kadar değişik meşreplerdeki yayıncılar yan yana, iç içe…

 

Cumartesi aynı standda imza yaptığımız yazar Halime Gökçe'ye soruyorum: "Başörtülü kadınların salondaki kadınlara oranı nedir?" O bunu “yüzde 40” diye tanımlıyor. Bana göre bu oran yüzde 20ler civarında.

 

"Kutuplaş(tırıl)mış", "orta yerinden bölünmüş" diye tanımlanan toplumun, en uç kesimleri dahil hepsi geniş bir kültür alanının çerçevesinde, barış içinde, kendi fikirlerini, siyasi çizgilerini simgeleyen kitapları satıyor, imzalıyor. Milyonlarla ifade edilebilecek "alıcı" kitlesi, bu biraradalıktan memnun, mutlu. Onca sıkışıklığa rağmen yüzler gülüyor.

 

Maratondaki renkler

 

Pazar günü, Avrasya Maratonu… Bu kez binlerce insanımız spor kıyafetleriyle yarışıyor. Değişik yaş gruplarından, değişik kültür çevrelerinden, mini şortlu kızdan, örtülü kadınlara uzanan bir yelpaze de burada…

 

Tophane'de onlar gökkuşağı renklerini andıran kıyafetler içinde koşarken kenarda durup heyecanla seyrettim. Burası gerçek Türkiye, gerçek İstanbul. Kitap Fuarı'ndaki zenginlik burada da kendini hissettiriyor.

 

İki günlük deneyimin ardından kendimce bir yorum yaptım: "Türkiye heyecan verici bir ülke".

 

Can sıkıcı tabloya inat

 

Evet, canımızı sıkan, heyecan değil tam tersine umutsuzluk veren çok şeyler oluyor: Bu yazıyı yazarken Ahmet/ Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın tahliye edilmediğini öğrendim. Osman Kavala, Akın Atalay, Ahmet Şık, Murat Sabuncu hala tutuklu. Bir yılı aşkın süredir tutuklu olan HDP eşgenel başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ hala mahkeme önüne çıkarılmadı. Enis Berberoğlu, içeride.

 

Öte yandan, Kitap Fuarı'nda, Avrasya Maratonu'nda gördüğüm tablo, bu sıkıntıları aşacak bir potansiyelin varlığına işaret ediyor. Toplum, düşmanlaşmaktansa, birlikteliği, daha kolayca benimseyebiliyor. Muhafazakarlığa ve içe kapanmaya değil, değişime ve yeniliğe açık olana itibar artışta. Durağan değil dinamik olana yönelim var.

 

Geniş kitlelerin sağduyusu, enerjisi, zorlukları yenebilmek konusunda umut veriyor. Umudu taze tutmalıyız.

- Advertisment -