Ana SayfaYazarlarFilistin! Ah Filistin!

Filistin! Ah Filistin!

 

Filistin'de yine kan aktı. İsrail kuşatması altındaki Gazze'de gösteri yapan insanların üzerine kurşun yağdıran Netanyahu'nun askerleri 62 kişiyi öldürdüler. Çaresiz, yoksul ve onurlu Filistin halkı işgal altındaki topraklarında, dünyanın gözü önünde kırımdan geçiriliyor.

 

1973 yılının Şubat ayıydı. 12 Mart 1971 darbesinin ardından tutuklu olarak kaldığımız

 

Ankara Mamak Askeri Cezaevi'ne haber geldi. Filistin'e giden 8 arkadaşımız bir İsrail saldırısında yaşamlarını yitirmişlerdi. Hukuk Fakültesi öğrencisi Kerim Öztürk, daha birkaç ay önce cezaevinden çıkmıştı. Yine bir başka arkadaşımız Gürol İlban'ı kısa süre önce cezaevinden yolcu etmiştik.

 

Bora Gözen, Cafer Topçu, Ahmet Özdemir, Şükrü Öktü, Yücel Özbek, Ali Kiraz, saldırıda yitirdiğimiz pırıl pırıl gencecik arkadaşlarımızdı.

 

Filistin’e gitmek

 

O yıllarda, İsrail'in Filistinlilere yönelik vahşi katliamlarına ve bitmez tükenmez şiddetine duyulan öfke, 68 gençliğinin silahla buluşmasında etkili olmuştu. Solun şiddete yönelmesi ile, Filistin davası arasında, güçlü bir bağ vardı. Filistin, 1960'lı yıllarda Türkiye'de devrimci gençlerin saflarında savaştığı, silahlı eğitim görüp geri döndüğü bir "hayal ülkesi"ydi. Her kaybedilen savaşın ardından toprakları küçülen bir hayal ülkesi.

 

Solculuktan İslamcılığa

 

O dönemde Filistin kurtuluş mücadelesinin öncüleri solcu örgütlerdi. Yaser Arafat'ın El Fetih Örgütü, bu örgütlere göre sağcı sayılıyordu. Zaman içinde, Filistin'in solcu örgütleri etkilerini yitirdi. Hamas gibi İslami karakterdeki örgütler öne çıktı.

 

Bu da ayrıca incelenebilecek ilginç bir dönüşüm öyküsü. Son dönemde Filistin davası daha çok İslam dünyasının meselesiymiş, öyle olması gerekirmiş gibi düşünülüyor.

 

Halbuki, yaşananlar bir insan hakları sorunu, bir halkın kendi geleceğini belirleme hakkının gaspedilme sorunu.

 

Türkiye'de en yaygın tepki, Arap ve İslam dünyasının bu konudaki sessizliğinden, duyarsızlığından duyulan rahatsızlık. Bu haklı olmakla birlikte, işin aslı değil. İşin aslı, dünyanın bu zülme ve haksızlığa sessiz kalması. İsrail'in her gün bir parça daha Filistin toprağına el koymasına kimselerin ses çıkarmaması. Gerçeğin bir başka boyutu da, en anlamlı protestoların İsrail'in içinden çıkması.

 

İnsan hakları savunucusu İsraillilerin, Filistinli kardeşlerinin yayında saf tutması. Meseleye Yahudi-Müslüman çatışması olarak bakmamak gerek.

 

Yaşananları, zorba ile mazlumun mücadelesi çerçevesinde değerlendirebilmek gerek. Ah Filistin! Ah! Büyük acıların ve çilelerin ülkesi. Yaşananlar da dünyanın utancı.

- Advertisment -