Ana SayfaYazarlarDepresyonda mıyız?

Depresyonda mıyız?

 

İktidara yakın bir gazete, haberi şöyle veriyor: "Ayyaş Metin’in ardından ayı Baryam lakaplı Müjdat Gezen de Halk TV’de kullandığı alçak sözlerinden dolayı polis eşliğinde adliyeye götürüldü."

 

Haber mi veriliyor, hakaret yarışması mı yapılıyor belli değil. Gerisini okumaya zaten insanın yüreği yetmiyor.

 

Metin Akpınar’ın şu sözleri, bir kesimin içinde bulunduğu ruh halini yansıtıyor: “Demokrasiye ulaşamazsak belki lideri ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki de başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşayabilirler.” Akıl alır gibi değil söyledikleri. Cumhurbaşkanı Erdoğan, meydanlardan şöyle diyor: “Beni ipe götüreceklermiş, bunu sanatçı müsveddeleri yapacakmış, senin her yerin sanatçı olsa ne yazar. (…) Biz şahadete inanmış insanlarımız: Biz bunların bedelini ödemeye hazırız. (…) Kalkacaksın bu ülkenin Cumhurbaşkanını ipte sallandıracaksın. Şimdi yargıya git.”

 

Umutsuzluk

 

Muhalefet, sürekli seçim kaybetmenin ve iktidar partisinin hegemonyasının ürettiği bir umutsuzluk çemberinde, sıkışmışlık duygusu içinde. Bu yüzden demokrasi, seçim gibi konulara ilişkin bir donuklukları var.

 

Akıl sağlığımızı yitirmenin eşiğinde miyiz? Yoksa bütün bunlar bir kurgu mu? İktidar ise, bütün gücü elde tutmanın, seçim kazanmanın, yargı ve güvenlik güçleri üzerinde oluşturduğu otoritenin ve gücün cazibesine kapılmış gibi görünüyor. Bir “yenilmezlik” psikolojisi görülüyor.

 

Kimler geldi geçti

 

Adnan Menderes’in liderliğindeki Demokrat Parti ikinci seçim dönemde 1954 yılında yapılan genel seçimlerde oyların yüzde 56.6’sını almış, 600 kişilik Meclis’in 503 sandalyesini kazanmıştı.

 

Yine 1965 genel seçimlerinde Süleyman Demirel’in önderliğinde Adalet Partisi, oyların yüzde 52.9’unu alarak 450 kişilik Meclis’te 240 sandalyeye sahip olmuştu.

 

1983 seçimlerinde Turgut Özal’ın ANAP’ı oyların yüzde 45’ini kazanarak, Meclis’te çoğunluğu sağlamıştı.

 

Bu kadar büyük yüzdeyle seçim kazanan liderler daha sonra seçimleri kaybedebildiler. Kazandıkları seçimler de oldu, kaybettikleri seçimler de. Sonunda bu partiler siyasetten silindiler.

 

Muhalefetin, umutsuzluğa, karamsarlığa, tepkiselliğe gömülmek yerine, seçimlerin her zaman sürprizlere açık olduğu gerçeğini daha iyi kavramasında ve bu gerçeğe uygun politikalar geliştirmesinde yarar var.

 

İktidarın da, aldığı oyların, gördüğü desteğin, halkın verdiği bir tapu olmadığını anlamasında; üstten bakan, gücün cazibesine kapılan tavrın gözden geçirilmesinde büyük yarar var.

 

Donuk, depresif ve diyaloğun koptuğu bir psikolojik ortamda gidilen bir seçim kampanyasının kimseye iyi geleceğini sanmıyorum.

- Advertisment -