Ana SayfaYazarlarDoğal kaynaklar ve özyönetim

Doğal kaynaklar ve özyönetim

Kürdistan’da her düzeydeki konuşma ve tartışmalarda sıklıkla dile getirilen bir husus, bölgenin doğal kaynak bakımından çok zengin olduğudur. Özellikle su kaynakları ile buna dayalı elektrik üretimi ve petrol en çok öne sürülen hususlar oluyor. Bazen söyleyenlerin de buna pek inanmadığını hisseder gibi oluyorum, ama gene de bu yönde güçlü bir özgüven var ve giderek, “‘bizim’ elektrik batının sanayisini ayakta tutarken bizim ödeme yapmamamız da normaldir” noktasına geliniyor. Bu yazıda, bölgenin bu açıdan hızlı bir fotoğrafını çekerek bazı tesbitlerde bulunacağım.

 

Önce, neredeyse tamamı Adıyaman dâhil bölgede üretilen ham petrolü ele alalım. Sonuçlar aşağıdaki Tablo 1’de özetlenmiştir.

 

Tablo 1: 2013 Yılı Türkiye’de Ham Petrol Üretim, İthalat ve Rezerv; milyon Ton

Üretim (A)

İthalat (B)

A/B (%)

Toplam Üretilebilir Rezerv

Kalan Yıl (*)

2.4

(16.6 milyon varil)

18.6

13

43.1

18

 

 

 

 

 

(*) Mevcut üretim düzeyi ve yeni keşifler yapılmadığı varsayımıyla.

Kaynak: Ham Petrol ve Doğalgaz Sektör Raporu, Türkiye Petrolleri, Mayıs 2014.

 

 

Buna göre, bölgenin bilinen ham petrol potansiyeli çok yetersiz ve kısa ömürlüdür (bu noktada, 2013 toplam ham petrol ithalatının da son yıllara göre düşük kaldığını belirtelim; kıyas için daha iyi bir rakam 20 milyon ton olabilir). Üstelik üretilen petrolün kalitesi ve araç yakıtı üretimine uygun olup olmadığı da hesaba katılırsa, bölgenin ihtiyacını karşılamaktan da çok uzaktır. Batman rafinerisinde satılan mazot ve benzinin bölgenin kendi üretimi olduğu yaygın bir kanıdır. Ama Tüpraş’a bağlı olan rafinerinin web sitesinden ürün sayfalarına bakıldığında, bunların esas itibariyle İzmir, İzmit ve Kırıkkale rafinerilerinden getirilerek satılan ürünler olduğu görülecektir. Özetle, çok büyük bir keşif olmadığı sürece ham petrol bölge için önemli bir iktisadi potansiyel değildir. Tabii gizli rezervler varsa bile büyük bir keşif için gerekli teknoloji ve yatırımın da genellikle göz ardı edildiğini belirtmek gerekiyor. Son yıllarda petrol arama faaliyetlerinin daha çok denizlere yönelmiş olması, bölgede petrolün varlığı ihtimali ile bulma ve çıkarma maliyetlerinin yüksekliği konusunda gösterge olabilir.

 

Gelelim elektrik üretimine. Bölgede elektrik esas itibariyle hidrolik denilen yöntemle, yani barajlı ya da akarsu üzerinde su enerjisi ile üretilmektedir. Türkiye’de elektrik üretiminin kaynakları Tablo 2’de gösterilmiştir.

 

Tablo 2: Türkiye’de  2014 yılı itibariyle Elektrik Üretimi

 

Hidrolik

Doğalgaz

Kömür

Diğer

Toplam

Kurulu Güç,

1000 MW

23,6

(%34)

21,5

(%31)

14,6

(%21)

9,8

(%14)

69.5

(%100)

Üretim,

Milyar kWh

40,7

(%16,1)

120,6

(%47,9)

75,3

(%29,9)

15,4

(%6.1)

252

(%100)

Kaynak: EMO Web sitesi, http://www.emo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=88369#.VhF1eXqhcdU

 

 

Buna göre, Türkiye’de elektriğin yaklaşık yarısı doğalgaz çevrim santrallerinde üretilmektedir. Kömürü de ekleyince elektrik üretiminin neredeyse yüzde 80’i elde edilmektedir. Yani hidrolik kaynakların hepsi bölgede bile olsa (ki değildir), bölge Türkiye’nin elektrik üretiminde ağırlıklı bir yere sahip değildir. Kurulu güç ile üretim arasındaki orantısızlık, kurulu gücün sürekli kullanılamamasından kaynaklanmaktadır. Bu anlamda hidrolik kurulu güç çok verimli değildir, çünkü su seviyeleri yağışlara bağlıdır. Öte yandan doğalgaz ve kömür ile çalışan kurulu güç (bakım onarım aralıkları hariç) daha düzenli kullanılabilmekte ve daha düşük kurulu güç ile daha fazla elektrik üretilebilmektedir. Bu tür santraller daha çok sanayi bölgelerinde vardır ve “batı” sanayisi, gereksinimi olan düzenli elektrik açısından bölge kaynaklarına bağımlı değildir.

 

Bölge ile ilgili daha doğrudan bilgiler Tablo 3’te verilmiştir.

 

Tablo 3: Bazı İller için Elektrik Üretim ve Tüketim Değerleri, 2105 Ağustos

 

Kurulu Güç,

MW

Üretim,

1000 MW

Tüketim,

1000 MW

Tük./Üretim

%

(A)Adana+Antep+

Maraş+Hatay

10172

45261

25800

%57

(B) 

 

 

 

 

Urfa

3394

11192

7039

%63

Diyarbakır

2251

7397

5400

%73

Elazığ

2234

7923

1529

%19

Şırnak

478

3166

1648

%52

Siirt

344

725

755

%104

Bingöl

215

363

248

%68.5

Adıyaman

214

693

1283

%185

Van

182

1011

1982

%196

Muş

175

338

528

%156

Tunceli

107

271

111

%40

Malatya

65

193

1608

%833

Mardin

55

155

5166

%3333

Batman

52

237

1693

%714

Hakkâri

49

134

705

%526

Bitlis

1

3

732

%24390

(B) Toplam

9816

33801

30430

%90

 

Kaynak: http://www.enerjiatlasi.com/sehir/

 

 

Buradan görüldüğü gibi, çok zengin olduğu düşünülen hidrolik kaynaklar, (a) kategorisinde gösterilen, bölgeye yakın dört sanayileşmiş il kadar (ki Antep için tüketim/üretim = %384’tür) üretim yapamamaktadır. (B) kategorisindeki toplam üretim ise bölgesel olarak ancak yeterlidir. Yani bu alanda da düşünüldüğü kadar büyük bir zenginlik söz konusu değildir.

 

Özetle, genel olarak Türkiye’de olduğu gibi bölgede de zenginlik, ancak yatırım ve çalışmakla olur; hazırdan bir zenginlik kaynağı yoktur. Bölgenin su kaynaklarının daha fazla kullanılması tarımsal üretimin artması için de gereklidir. Barajları bir düşman gibi görmenin de anlamı yoktur. Bölgedeki barajlar sayesinde Mardin ve Batman gibi elektriğin tarımda sulama amaçlı kullanımın en yüksek olduğu illere elektrik verilebilmektedir. Örneğin yapımı durma noktasında olan Silvan barajı çok büyük sulama potansiyeli olan bir barajdır. “Gün ola devran döne”; bilinmez, bakarsınız bölgede bir gün vergi almak durumunda olan özyönetimler olursa, en azından geliri yüksek, vergi ödeme potansiyeline sahip bir tarım kesimi olur.

 

Bölgeyi yönetmeyi tahayyül edenler olaya biraz da bu açılardan yaklaşmalı; yatırımları potansiyelleri ile değerlendirmeli ve daha fazla üretim, daha fazla refah hesapları yapmalıdır. Bir de, barajlar kimin olursa olsun, üretilen suyun (sulamanın) ve elektriğin bedeli alınmadan barajları ayakta tutmak, yenileme yatırımları ve daha önemlisi yeni yatırımlar yapmak mümkün olamaz. Dolayısıyla bedava elektrik çağrıştıran ve yapılamayacak vaatlerle bu konularda olabildiğince fırsatçı davranmak ve halka hoş görünmeye kalkmak yerine, çalışmak ve üretmek üzerine kurulu gerçekçi bir gelecek kurgulamak gerekir. 

- Advertisment -