Ana SayfaYazarlarİstanbul-Ankara

İstanbul-Ankara

 

 

1-Şairane vecize…

 

Menderes’in İstanbul operasyonlarının inatçı muhalifi olarak milletvekilliği de yapmış Yahya Kemal'in [YK] Ankara'nın en çok nesini seviyorsunuz sorusuna cevaben "istanbul'a dönüşünü" dediği bilinir. Yeni cumhuriyet, tarihin siyasi yükünden yapıcı bir jestle kurtulmak üzere Ankara’yı inşa ederek kaçarken o yükün yaşam kültürü birikiminden de mahrum kalacağının ne ölçüde farkındaydı? Kesin cevabı verilmiş değil… Ama YK’in; cevabının o kadim kültürü her türlü dalavere ihtimalini kapsayacak anlamıyla “Bizans oyunu”na indirgeme yakıştırmasına (kasıtlı veya değil) şairane bir cevabi çıkış anlamına geldiğine kuşku yok.  

 

Süleymaniye-Zeyrek vadisi: Unkapanı Atatürk Bulvarı plan ve görünüş

Menderes’in Saraçhane-Fatih cadde operasyonu

Saraçhane-Haşim İşcan Geçidi inşaatı

Zamanla parka dönüşecek Arkeoloji Parkı

Unkapanı-Atatürk Bulvar inşaatı

 

2-Hoyrat siyasi karşı hamle

 

Ardarda birkaç imparatorluğa “tek hakim şehir” (primate city)lik yapmış bir başkente yarışarak birarada olmuş ekonomik, siyasi ve kültürel ilişki dolambaçlarıyla beslenmiş bu şairane kanaatın, siyasetin tasfiyesiyle hemen ve kolayca ortadan kalkmayacağı da herkesin malumu olmalı. Bu hasmane tutum, temeli erkenden atılmış Türk-İslam sentezinin ilk sağcı popülist iktidar DP ile açık bir gavur düşmanlığına da ilişince Menderes’in şahsıyla özdeşleşen hoyrat bir tarihi çevre hasımlığına da dönüştü.

 

 

3-Devletin bekası

 

YK’nin yanıtı tam da o aralığın şairane sitemiydi ki, Bumerang birkaç kavis daha çizip, önce Demirel iktidarıyla İstanbul’a köprü yaptırdı. Sonra  Dalan’la Menderes artığı Prost planı operasyonları tamamlandı. Ardından da Ankara’dan Özal kaprisi 2. köprü geldi.

 

İlk Boğaz Köprüsü 

 

4-Sonun öncesinde sürdürülebilecek rest

 

Devlet gücü Ankara’nın motoru bir kez rutine binince artık birkaç onyıllığına geri dönüşü kalmadı. Ta ki, Erdoğan’ın çevre tahripkarı kuzey otoyolu mafsalı son köprüsü, fuzuli artığı kanalı, hantalı, havaalanına kadar.

 

5-Son jestler

 

Populist hamle barutunun devletin doğrudan jestleriyle tükenmeyeceği açıktı, Devlet bu boşluğun doldurulmasını yerel yönetimin sivil dinamiklerine bırakamazdı; Melih Gökçek o sağcı ezikliğe cumhuriyet seçkinliği gibi görünmüş işaretleri silmekle görevli vekil tayin edilince planlı erken Cumhuriyet kentleşmesinin gösterişli ve dayanıklı törensel ekseni Atatürk bulvarını öncelikli hedef seçti. İstikrarlı bir inşaat silsilesine dönüştürdüğü okunaklı bulvar mimarisinin ezeli-evrensel paraziti dal-çık tünellerini Eskişehir yolu hattından bulvara çevirerek Ankara’nın mekansal altyapısı Jansen planını görünmez kılıp dağıttı. Atatürk Orman Çiftliği( (AOÇ)’yi  darmadağın eden saray projesiyle birlikte Cumhuriyet projesinin beline inen temel darbelerin zamana, mekana yayılmış  ikincisiydi bu. Bütçesinin şişkinliği kadar kendisini vareden yakın modernleşme tarihinin de radikal reddi olup sosyal/siyasal deneyim birikiminin topyekün hiçe sayılışının Paris’deki Louvre sarayıyla bile yetinilmeyip Paris’in civarına modern dünyanın en gösterişli ve beyhude kamusal israflarından Versailles’in gecikerek zamanını şaşırmış taklidi Beştepe barok saray şehri yanında mütevazi kalıyorsa da ardında sivil hayatın yaşam merkezi kent omurgasında birikmiş hıncıyla orantılı bir hasar bırakacağı şimdiden belli.    

 

Atatürk Bulvarı'nda dal-çık tüneli    

Ankara-Atatürk Bulvarı  

Beştepe barok saray kenti

İddialı ve özgün Cumhuriyet projesi AOÇ’nin yerini alan Beştepe barok saray kenti 

Versailles

 

6-Sonun ertesi olur mu?

 

İşte İmamoğlu’nun çıkışını bu tek yöne çevrilmiş  dosdoğru yerel karşıtı merkezi otoriteye yönelmiş  otoyoldaki tarihi bir manevra ihtimalinin müjdesi gibi gösteren de bu geri dönülmez izlenimli oransız güçteki akışı deşifre ettirebilecek yalınlıkta sloganda ifade bulmuş mesajı oldu… Sandık ertesine taşınıp pekişir mi? Bekleyip göreceğiz…

 

 

Bu mesajın ardındaki zeka işareti, taşıdığı kastedildiği meçhul eleştirel boyutla sınırlı değil. Halkla İlişkiler boyutu da var: cumhur sözcüğünün, malum başkanlık süreci öncesinde Cumhuriyet’ten ayrı kullanılmasına alışık değildik. Başkanlık sözcüğünün olumsuz çağrışımıyla başetmek üzere muhtemelen bir reklamcının PR manevrasıyla  sol tekelli halk sözcüğünün sağcı alternatifi haline getirildi. Cumhur ittifakı, 2010’ların milliyetçi cephe davetiyesinden başka şey değildi. Yerel seçim öncesinde “cumhur” sözcüğüyle güç tazelemeyi ummuş devlet odaklı ittifaka karşı yerellik imâlı bir slogana yaslanmak; dışarıdan akıllı bir karşı-manevra gibi gözüküyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

- Advertisment -