Ana SayfaYazarlarSpor, barış kardeşlik…

Spor, barış kardeşlik…

 

Ankaragücü-Amedspor karşılaşmasında Ankaragücü yöneticileri / korumaları / taraftarları şeref tribününde Amedsporlu yöneticilere saldırdılar. Maç Amedspor’un galibiyetiyle bitmişti. Bunun nedeni sadece mağlup bitirilmiş bir maç olabilir mi? Siz her mağlup bitirdiğiniz maçın ardından yöneticilere saldırıyor musunuz?

 

Geçen gün Ankara’da oynanan Ankaragücü-Amedspor karşılaşmasının sonunda Amedsporlu yöneticiler ‘şeref tribününde’ linç edildiler. Sebep Ankaragücü’nün mağlubiyeti olabilir mi? Diyelim öyle. E siz Diyarbakır’daki maçta 2-2 berabere bitirdiğiniz maçtan sonra çiçeklerle uğurlanmadınız mı?

 

Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor adı Türkiye Futbol Federasyonu’nun izni / tescili ile Amed Sportif Faaliyetleri olarak değiştirildi. Sizin kendinize yediremediğiniz şey futbol takımının adı mı? E bu isim verilip tescil edilirken neredeydiniz? O zaman karşı çıksaydınız demeye getirmiyorum. Yasal yollarla yapılmış, yasanın gücüyle onanmış bir kurumun -sportif faaliyetler yürüteceğini beyan etmiş bir kulübün- karşılaşmalardaki varlığı neden sizi bu kadar rahatsız ediyor?

 

Diyeceğim şu aslında; dünya sportif alanlarda ırkçılığa savaş açmışken size ne oluyor? Kürtler -ki onların takımı olarak algılanıyor Amed- bu ligde futbol oynayamaz demeye mi getiriyorsunuz? Neden? ‘Yaşamasınlar’ der gibi spor da yapmasınlar öyle mi? ‘Ya sev ya terket’çilerin değirmenine su taşıyan bu anlayışın spor alanlarında kesinlikle yeri olmamalı. Spordan, futbol maçından taraftarın sporla ilgili hassasiyetinden söz ediyoruz. Benim sevdalandığım bir spor dalında faaliyet göstermek isteyen bir futbol takımından öte bir şey görmüyorum Amedspor’da. Çıkıyor futbolunu oynuyor ve evine geri dönüyor.

 

Kaldı ki; kendileri sportif amaçlarının dışına çıkacak bir hareket ya da eylemde bulundular mı bunun da göğüsleneceği / karşılanacağı yer tribünlerde kurulacak idam sehpaları olamaz. Futbol Hukuk Kurulu / Spor Hukuku ırkçı yönelimlerin nasıl işlem göreceği konusunda son derece açık yasalarla oluşturulmuş bir başvuru kaynağı / merciidir. Siz elinizde ip ata bindirilmiş, üzerine katran dökülmüş kovboyu asmaya götüren 200 yıl öncenin ‘kıyıcıları’ gibi davranamazsınız. Amedspor susabilir. Ama kendileri isterse. Yani ancak ‘biz meşin yuvarlağın peşinde böyle saldırıların olduğu bir ortamda spor yapamayacağımız için faaliyetimize son veriyor müsabakalara çıkmıyoruz!’ derse. Nasıl ki biz spor yapmak istiyoruz dediler ve bunu da gerçekleştirdilerse işte o zaman ‘bitebilirler!’

 

Futbolun çatı kuruluşları FİFA / UEFA ‘No Racism’ ‘Irkçılığa Hayır!’ anlamında büyük bir kampanya başlattı bir zamanlar ve hâlâ gündemde. Aslında ‘esmer’ oyunculara yönelik saldırıları engellemek ve sportif alanın ‘saflığına’ vurgu yapmak için başlatılmış bu kampanya ses buldu dünyada.

 

Bizde dünyanın sair bölgelerindeki kadar ‘esmer’ vatandaş yok. Hatta iyice esmer olanların 70’lerde bu arenadan el etek çektirildiğine bizatihi şahit oldum. Bizim derdimiz derimizin renginden çok kafamızın içindekiler. Düşüncelerimizin ‘karanlığı!’

 

Sportif alanlar sizin karanlık düşlerinizin mücavir alanı değildir / olamaz da…

 

Mafyalaşmış bir iklim yarattınız, hakemleri dövdünüz ‘odalarında’, hapsettiniz. Taraftar topluluklarını birbirine döner bıçaklarıyla saldıran canavarlar haline getirdiniz. Sporun bütün kurumlarını rant merkezi haline dönüştürdünüz…

 

Düşün sporun yakasından. Onun üç kelimelik bir alfabesi var çünkü; spor / barış / kardeşlik…

 

- Advertisment -