Ana SayfaYazarlarDevrimin kaderi ve muhafazakârlar

Devrimin kaderi ve muhafazakârlar

 

İçinde bulunduğumuz durumu ve bizi bekleyen tehlikeleri kavrayabilmek için, objektifliği gözeten; ajitasyonla duyguları yakalamanın peşinde koşmak yerine aklı ve sağduyuyu esas alan bir diyalog diline ihtiyaç var. İnsanı insan yapan“düşünme” ediminin hakkını vermeye çalışmamız gerekir.

 

AKP, temsil ettiği toplumsal çoğunluk ve kullandığı büyük siyasi güçle hepimizin kaderi üzerinde tayin edici bir ağırlığa sahip. Onun tutturduğu yön ve yaşadığı yapısal dönüşümleri tartışmak, anlamak, etkileşim yolları aramak zorundayız.

 

“AKP’de neler oluyor” sorusu, “Türkiye nereye gidiyor” sorusudur aslında.

 

                                                                         * * *

 

AKP kurulduğundan bu yana; önce parlamenter çoğunluğu yakalayarak, sonra adım adım rejimin gerçek güç kullanıcılarını geriletip “iktidar sistematiğini”bozarak yönetim hiyerarşisinin merkezine yerleşmeyi başarmış bir parti.

 

Bu süreç birbirine ters yönde işleyen iki etki üretti. Birincisi, ülke üzerinde yarattığı majör etki. Gücünü toplumsal rızadan çok, bürokratik mekanizmaları yetkilendiren Anayasal sistemden ve darbe tehdidinden alan vesayet yapısını kırdı. “Dışarıda”tutulan sosyolojiyi merkeze taşıdı. Statükonun siyasal tabularını parçaladı ve toplumun düşünme, tartışma alanını genişletti. Bu değişimler çoğulculaşmayı ifade ediyor ve yönü demokratikleşmeyi gösteriyordu.

 

İkinci etki, kendi yapısı üzerinde gerçekleşen değişimdir. Toplumsal çeşitliliğin eşitlenmesi ve tüm kesimlerin kendilerini ifade edebilmesi koşulları oluşurken, AKP’de giderek koalisyoner yapının bozuluşuna; liderlik otoritesinin rakipsizleşmesine; adım adım monolitik bir yapının inşasına tanık olduk. Buna, reformcu politikaların terk edilmesi; şiddet ve baskı enstrümanlarına daha sık başvurulması; “normalleşme” vaadinin yerini “dava” ve “ihanet” söyleminin alması ve “devrime düşman komplocu” bir dış dünya tasavvuru eşlik etti.

 

Bu, ilk bakışta çelişik ve ilginç gelebilir. Fakat toplumsal güç dengelerini radikal biçimde değiştiren “devrim” tecrübelerinin tarihine yabancı olmayanlar için bu tablo şaşırtıcı değildir.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik