Ana SayfaYazarlar'O 500 kişi'nin savaşı…

‘O 500 kişi’nin savaşı…

 

Video, 15 Kasım günü Twitter Radyo Kürdistan hesabından yayınlandı ve 130 binden fazla takipçisi olan bir PKK trolü tarafından yayıldı.

“GerillaTV, 25 mayıs 2016 tarihinde Mardin,Midyat-Dargeçit arasndaki AxeKarakoluna yapılan fedai eylemin görüntülerni yayınladı”  kırık dökük cümlesiyle atılan, aynen verdiğim tweete ek video, bir infilâkın en şiddetli anının fotoğraflarından oluşan acemice bir tekrar-kolajı ile başlıyor.

Bir kamyoneti yüküyle birlikte ağaçlıklı bir bölgede ilerlerken izliyoruz bir süre.

Gün ortası çekilen bu görüntüler bir yerinde kesilip, aynı kamyoneti karakolun önünde gösteriyor.
Kamyonet duruyor, şoför kapısı açılıyor, şoför iniyor.

Bu görüntü de kesiliyor ve kamera, yine aynı kamyoneti, yine diğerlerine benzer bir ağaçlıklı kırsal alanda sağdan kadraja girerken çekiyor.

Kamyonet kadrajın soluna doğru ilerliyor, kamera kamyoneti takip ediyor ve bu sefer soldan kadraja, önceki görüntülerdeki tahkim edilmiş silâhlı kulesinden tanıdığımız karakol binası giriyor.

Ancak saat farklı.

Karakola ve sokağa ait aydınlatmaların yanıyor ama havanın da yeterince aydınlık olmasından anlaşılabileceği gibi, artık ya sabah saatlerinde, bir şafak vaktinin hemen sonrasındayız, veya akşama ait, karanlığın tam çökmediği ama sokak lambalarının yandığı saatlerde.

Kamyonet karakola doğru ilerlemeye devam ediyor ve kule ile onun önündeki nizamiyeye 30-40 metre kala kamera bir el silah sesini kaydediyor.

Ardından kamyonetin hızlanarak ilerlediği anlaşılıyor ve karakolun kulesine 20 metre kadar kala kamera şiddetli bir patlamayı kaydediyor.

Elbette olay yerine çok uzak bir noktadan kayıt alınıyor ve ses ile ışığın hız farkı nedeniyle, görüntü kameraya sesten önce yetişiyor.

Bu da senkronizasyon bozukluğuna bağlı bir algı sorunu yaşanmasına sebep oluyor.

Ses ve ışığın hız farkından, kameranın olay mahalline yaklaşık 5 kilometre bir mesafede konumlandığını anlayabiliyoruz.

Patlamanın görsel kaydından hemen sonra kameraya başka sesler yetişiyor.

İlk el silâh sesinden 3-4 saniye sonra bir el daha ateş ve hemen ardından dört silâh sesi geliyor.
 

Toplam altı el silah sesinin bir an sonrasında da patlamaya ait olduğu belli o çok daha şiddetli ses, patlamanın blast etkisiyle hemen aynı anda kameraya ulaşıyor ve kameranın sarsılmasına yol açıyor.

Patlamanın etkisiyle odağından kayan kamera tekrar hedefini buluyor ve kısa bir süre daha patlama sonrasının tozu dumanını çektikten sonra odağından kullanıcısı tarafından tekrar kaydırılıyor; görüntü savruluyor ve belli ki kullanıcısınca söylenen  “biji serok Apo” sloganıyla birlikte kesiliyor. Ardından ekranı bir yazılı metin kaplıyor.

Metinde, saldırının 25 Mayıs akşam saat 19:30’da Mardin Dargeçit Axe (Anıtlı) Jandarma Karakolu’na düzenlendiğini, patlayıcı dolu kamyonetle gerçekleştirilen bir fedai eylemi olduğunu, iki kule ile bir mevzinin imha edildiğini, 20 asker ve kontra’nın (korucular kastediliyor) öldürüldüğünü, 15’inin de yaralandığını okuyoruz.

Koruculardan birinin adı da veriliyor; Şexmus (Şehmus) Koru.

Metindeki imza HPG Basın İrtibat Merkezi.

Görünüşe göre tam bir zafer. Gerillaya cesaret verecek, başarılı bir fedai eylemiyle düşmana ne kadar büyük zarar verilebileceğini örnekleyen, bir kahramanlık ve başarı hikayesi.

Ama değil.

Aksine, büyük bir yalan.

İçinde boşu boşuna kaybedilmiş canlar bulunan başarısız bir saldırının ve zıddında, düşmana karşı başarılı bir savunmanın öyküsü.

Sadece videoyu izleyen ve konuya az çok hâkim biri bile, patlamanın savunma kulesine çok uzak, ona önemli zarar veremeyecek bir mesafede tetiklendiğini görebilir.
 

Ortada 20 ölü ve 15 yaralıya sebep olacak şekilde etkilenebilecek bir başka bina da yok; patlamadan önceise  rahatlıkla sayılabilen sadece altı el ateş var.

Acaba gerçekte ne oldu?

Hepsi açık kaynaklarda yazıyor.

Karakol aslında küçük tip bir tahkim edilmiş “kalekol.” Saldırı bekleniyor ve sürekli alarm halinde bulunuluyor. Karakol komutanı her zaman yaptığı gibi, patlamadan bir saat önce de mevzileri dolaşıyor, önlemleri hatırlatıyor, hazırlıkları denetliyor.

İki buçuk ton patlayıcı yüklü kamyonet karakola yaklaşırken ön mevzidekilerce farkediliyor.

Farkedenler, patlamada hayatını kaybeden beş kişiden ikisi. Bunlar korucu: 38 yaşındaki Tahsin Demir ile 42 yaşındaki Şehmus Boru (HPG Basın İrtibat Merkezi, saldırıdan aylar sonra yayınladığı bildiride Şehmus Boru’nun soyadını “Koru” diye yanlış yazıyor).

Ön mevzide korucular var, çünkü onlar PKK’yı herkesten iyi tanıyor, hareket tarzını biliyor, oyunlarına çok daha çabuk ayılıyor, daha zor kandırılıyorlar.

Muhtemelen, ihtar amaçlı o ilk el silâh atışından sonra korucular kamyoneti durdurmak için ateş açıyor ve aracı kullanan PKK’lılar da, karakola en fazla bu kadar yaklaşabileceklerini anlayıp tetiği çekiyor; kamyoneti, kendilerini ve iki korucuyla bir askeri havaya uçuruyor.

Evet. PKK’lılar dedim. Çünkü HPG bildirisinde bir yanlış daha var.

Muhtemelen herkesin “bir kişi tarafından yapılır” diye beklediği intihar saldırısını, korucuların bulunduğu ön mevziye yaklaşırken kamufle etmekten başka bir “orada bulunma amacı” olmayan bir diğer PKK’lı var araçta.

Yani HPG ve bağlantılı PKK medyası, etkisiz saldırısını çarpıtarak ve verdiği zararı abartarak anlatırken, bir fedaisini de gizliyor.

Aslında PKK’nın hemen hemen tüm intihar saldırıları başarısız.
 

Evet, muhakkak zarar veriyorlar, muhakkak ölümlere ve yaralanmalara sebep oluyorlar, ama asla hedeflerini bulamıyorlar.

Hemen her zaman eylem, ya bu tür ön mevzilerde sonlanıyor veya gidip bir yol aramasına, bir başka aksiliğe, olmadık bir takibe çarpıp patlıyor.

Hedeflenenden çok daha az zararla atlatılan her saldırı sonrasında PKK yukarıdaki örnekteki gibi yalan söylüyor veya “istemeden sivillere zarar verdim” diyerek özür diliyor — ama bazen onu bile yapmıyor.

Örneğin yine bu köşede iki yazıya konu olmuş Diyarbakır Bağlar saldırısıyla ilgili açıklamalarında, bir trafik kazası sonucu hedefine varmadan patlayan ve 12 kişinin hayatına malolup 100’den fazla kişiyi de yaralayan o tartışmalı saldırıda ölenlerden sadece bir küçük ilçenin HDP başkanı için üzüntülerini beyan ettiler.

Kendi militanları da dahil en çok Kürtleri öldürüyor, yalan söylüyor, ama durmayıp yollarına devam ediyorlar.

Cemil Bayık hâlâ TSK’nın Kandil’e operasyon yapacağı söylentilerini “buyursunlar gelsinler, Kürt halkı onları elinde çiçeklerle karşılamayacak” diye cevaplıyor.

Cemil Bayık ve onun gibi 500 kişi daha.

Eski MİT Müsteşarı Emre Taner’in “İtiraf ediyorum, bazılarıyla bire bir ben görüştüm” dediği; “500 yönetici var dağda. ‘Biz ne olacağız, nereye gideceğiz?’ diyorlardı” diye anlattığı o 500 kişi.
 

“Oslo Süreci, o 500 kişiye geçerli, uygulanabilir, kabul edilebilir bir çıkış yolu sunamadığımızdan ve tabii sair barış istemeyenlerin de çabalarıyla çöktü” bahsindeki 500 kişi…
 

O 500 kişi için, geçtiğimiz yılın Temmuzundan beri 10 bin insan öldü ve çoğu da Kürttü.

Cemil Bayık’ın söylediği ve Türkiye’nin “sol aydınları”nın hevesle pazarladığı gibi “Kürt Halkı”nın savaşı değil bu.

O 500 kişinin, yani PKK aklının savaşı.

KAYNAKLAR

* https://twitter.com/RDK05_Radyo/status/798491919961694208

* https://twitter.com/KurdstanHaberP/status/798584230146142209

* http://www.ntv.com.tr/turkiye/mardinde-anitli-jandarma-karakoluna-saldiri,qRBRFDvqIkuvsIQFMYzbXg

* http://www.sanalbasin.com/midyatta-karakola-bombali-aracla-saldiri-3-sehit-14097674/

* http://haber365.com.tr/gundem/o-hain-saldirida-korucular-kendilerini-siper-etti-h13527.html

* http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/emre-taner-oslo-ihanet-degildi

 

 

- Advertisment -