Ana SayfaYazarlarKaos ve önleyici hazırlık

Kaos ve önleyici hazırlık

 

Bir başka ülke, bırakın son altı yılı, son bir yılda yaşadıklarımızın onda birini yaşasaydı çözülürdü. O ülkede iç savaş çıkardı. Ama biz ne çözüldük, ne de iç savaşa sürüklendik.

 

Çünkü Erdoğan ve AK Parti öncülüğünde üç şey yaptık. Zaten başka da bir seçeneğimiz yoktu.

 

(1) Güçlü ve karizmatik bir liderlik inşa ettik. Bu liderliğe de halel getirmedik. Çünkü karşı duruşu güçlendiren ve motive eden en önemli faktörün lider olduğunu iyi sezdik.

 

(2) Halk bölünmedi. Aksi bir durum ülkeyi çözerdi. Ama bunu da halkı iri, diri, bir yapan Erdoğan’ın liderliği sağladı. Bu uğurda yaratıcı bir siyasi program ve retorik oluşturması gerekiyordu; yaptı. Hataları olmadı mı, tabii ki oldu. Ama esası ortadan kaldıracak hatalar değildi. 

 

(3) Etkili bir savunma hattı oluşturmak için çabuk işleyen, istikrar üreten bir başkanlık sistemi inşası gerekliydi. Baktık resmiyette olmuyor; fiiliyatta sağladık.

 

Bunca garip ve tuhaf olaylara, patlayan bombalara, çökertilen devlete rağmen hâlâ ayakta durabiliyor ve yıkılmıyorsak, inanın bunun en temel nedeni AK Parti’nin önüne şu üç hedefi koyması, ikisinde başarılı olması, üçüncü hedefi de yasal değil ama fiili olarak hayata geçirmesidir.
 

Türkiye ara koridora girecek

 

Şu ana kadar yaptığımız hazırlıklar, sadece Ortadoğu kaynaklı üçüncü kategoriden (orta kuvvette) bir kasırgaya göre alınan tedbirlerdi. Obama sonrası dönemde Ortadoğu’daki kriz dünyanın başka stratejik yerlerindeki kriz bölgeleri ile birleşecek; ortaya beşinci kategoriden bir kasırga, yani kaos çıkacak.  O yüzden ülke üzerindeki kuşatma ve baskı sona ermeyecek; daha da yoğunlaçacak.

 

Türkiye bu belirsizlik ve düzensizliklere bağlı olarak bir ara koridora girecek. Girdiği koridorda, çok ciddi vakum, girdap ve türbülanslar oluşacak. Türbülans, ağırlıklı olarak ABD’nin Türkiye’yi İran krizinde taraf olmaya zorlamasından kaynaklanacak. Ancak Türkiye’nin Rojava ve Irak’ın kuzeyine yönelik olası bir askeri operasyon tasavvuru türbülansı daha da artıracak.

 

O yüzden devlet aklının ve AK Parti liderliğinin, üzerimize gelebilecek bu en üst kategoriden kasırgaya göre bir takım önleyici hazırlıklar yapması gerekecek. Eğer “kriz ve belirsizliğe karşı geçiş dönemi inşası” adı altında önleyici hazırlık yapabilir, gerekli tedbirleri alabilirsek, çok ciddi güvenlik riskleri üretmeye yatkın bu kaos bizi teğet geçecek. Aksi durumda, kaosun yıkıcı dalgaları kıyılarımızı dövecek. 

 

AK Parti’yi bekleyen beş sınav

 

Beş önemli parametre, “geçiş dönemi inşası”nın kaderini etkileyecek.

 

Bir, küresel kaosun, özellikle de Ortadoğu kaos ve belirsizliğinin kendi iç yapısını daha az etkilemesi için Türkiye’nin oluşturacağı dostluklar, ittifaklar ve geçişkenlikler… Bu yönde arayışlar başladı. Sonuçlar da doğuruyor.

 

İki, FETÖ faktörünün yarattığı güvenlik boşluğunun hızlı ve akılcı bir şekilde doldurulması, güvenlik sisteminde reforma gidilmesi, kalifiye güvenlik kadroları yaratacak program, pratik ve süreçlere hız verilmesi.

 

Üç, AK Parti’nin karizmatik liderlik faktörünü koruması ve sürdürmesi.

 

Dört, AK Parti’nin halkın siyasal tercihlerde güçlü bir uzlaşı içinde olması doğrultusunda geliştirdiği etkileşimi devam ettirebilmesi.

 

Beş, AK Parti’nin sistemde hantallaşma, merkezileşememe, dikkat ve hız kaybına yol açan ikili iktidar haline son verebilmesi; fiiliyatta uyguladığı başkanlık sistemini resmileştirebilmesi. Bu yönde de arayışlar başladı. Nitekim bu arzuyu yansıtan düzenlemeler Nisan’da referandumla halkın önüne gelecek. Halkın değişikliğe geçit vermesi önemli.

AK Parti için dört uyarı noktası

 

Ancak AK Parti, ara koridorda kaos için bir geçiş süreci oluştururken şu hatâlara da düşmemeli.

 

* AK Parti tarih ile toplum kesişmesinin yarattığı bir sonuçtur. Bu da partiye tarihsel bir rol ve misyon yükler. İdeolojik bakış açısı bu rol ve misyon ile çelişir.

 

* AK Parti, kaostan kurtulmak için hayata geçireceği önleyici hazırlıkları kendi siyasi gündemine dönüştürmemeli. Milli meseleleri, rakiplerini karşıt duruma düşürüp siyasi güç devşiren bir mantıkla değil, ortaklaştıran ve paylaştıran bir tarzda ele almalı. Özellikle, önce polemik iklimi yaratıp ardından önerdiği tercihleri bu polemik iklimine bağlı olarak şekillendirme “metodu”ndan vazgeçmeli.

 

* Kamusal sahayı İslami kimliğin evi haline getirmemeli. Kamusal alan her renk ve inanca açık olmalı; ancak homojenleştirici inanç ve kimlik tasavvurlarına kapalı olmalı.

 

* Toplumun güvenlik ihtiyacı ile demokratikleşme ihtiyacını dengelerken, taviz vereceğimiz demokratik standartlar konusunda bir çıta belirlemeli. O çıta da, toplumdaki tartışma, çeşitlilik ve hoşgörü ikliminin zarar görmemesi olmalı.

 

* Siyasal kutuplaşmanın topluma sirayet etmemesi konusunda oldukça dikkatli davranmalı. Türk-Kürt, Alevi-Sunni, laik-seküler kutuplaşması konusunda yapacağı hatâlar ağır bir fatura olarak önüne gelebilir. O zaman da Mısır modelinin Türkiye’ye uyarlanmasına zemin sunmuş olur.
 

Geçiş dönemi süreli olacak

 

Ben yeni bir sistem öngören değişiklik paketini, kaos ve belirsizliğe karşı bize bağışıklık kazandıracak bir “geçiş dönemi inşası”nın önemli kilometre taşı olması itibariyle olumlu görüyorum. Demokratik muhtevası daha da arttırılabilirdi. Ancak sistem değişikliğinde MHP desteği dışında bir seçenek bulunmamasının, bu durumu yaratan en önemli faktör olduğunu özellikle belirtmek gerekiyor.  

 

Anormalliği ortadan kaldıracak şartlar sona erdiğinde veya Türkiye kendisine karşı güvenlik riski yaratan şartları etkisiz kılacak önlemleri almakta başarılı olduğunda, ülkenin normalleşmesi ister istemez gündeme gelecek. O zaman, geçiş dönemi sistemi yeni bir anayasa ile revize edilerek daha özgürlükçü kılınacak. Zaten bunu hem ülke sosyolojisi hem de yönetenlerin yeni bir ülke inşa etme ülküleri zorunlu ve gerekli kılacak. Bu haliyle sistem değişikliği önerisi, demokratik değerlerle yeterince bütünleşemediği için ıstırap çekmekte. Özgürlük ve demokratik değerlerle birleştiği gün, bu acı ve ıstırap sona erecek.

 

- Advertisment -