Ana SayfaYazarlarKiminle müzakere edecekler?

Kiminle müzakere edecekler?

 

“Korkmayın la. Halkız biz” diyor Demirtaş Nevruz mesajında. Kalabalık bir insan grubu var fotoğrafta. Ama meydanın tamamını gösteren bir fotoğraf değil. Daha çok “kalabalık gösteren” bir fotoğraf.

Çünkü meydanın tamamının dolu olduğu, 1 milyonluk kitleyle kutlanan önceki Nevruz yok ve o da bunun farkında. Meydan eski meydan değil.

Değersiz yalnızlık

Nasıl oldu da, daha birkaç yıl önce Türkiye’nin ana muhalefet partisi olma potansiyelinden söz edilen bir parti, akıl dışı bir hendek savaşını meşrulaştırmaya çalışan marjinal bir parti düzeyine düştü? Ne için kazılmıştı hendekler? Özerklik, demokratik özerklik, öz yönetim veya -“halkımız”ın bilgisi dışında- son verilen ismi artık her ne ise, onun için değil mi? Daha önce de bu köşede dile getirmeye çalışmıştım. Amaç sahiden bu ise, HDP’nin oyu, bu talebi de içeren bir anayasa değişikliğine AK Parti’yi ikna etmek için kilit konumundaydı.

Diğer ilkeleri bakımından da çözüme elverişli, anadilde eğitime açık, vatandaşlığı etnik kimlikle tanımlamayan bir anayasa önerisiydi AK Parti’ninki ve bu yoldan gidilebilirdi. En azından denenebilirdi. Ama bu olmadı.

PKK tekrar silaha sarıldığında ve çatışmaları şehirlerin içine taşıdığında, HDP’nin onca sözünü ettiği radikal demokratik duruş sergilemesi için tarih bir fırsat doğmuştu. Hendekler kazıldığında, ardına silahlar yığıldığında çok can gideceği ayan beyan belli olduğunda, “yeni yaşam çağrısı”nı yapmasının, özerklik için kan dökmeye karşı olduğunu söylemesinin, asıl o gün hendeklere yürüyüp “durun” demesinin tam sırasıydı.

Ama bunu da yapmadı. Tersine, halkı sokağa, hendek savaşına sahip çıkmaya davet eden çağrılar yaptı. Halk ilgi göstermeyince, her seferinde birbirinden farklı eylem tarzlarıyla çağrısını yeniledi.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

- Advertisment -