Ana SayfaHaberlerGündemÜnlüler davasındaki karar ünsüzlere yarar mı?

Ünlüler davasındaki karar ünsüzlere yarar mı?

 

Amerikalı film yapımcısı Harvey Weinstein 24 Şubat’ta New York’ta görülen mahkemede tecavüz ve cinsel taciz eylemlerinden suçlu bulundu. Öte yandan jüri Weinstein’ı en ağır suçlamadan, yani vahşi cinsel saldırıdan beraat ettirdi. Yargılanma süreci boyunca sağlığı ciddi şekilde bozulan Weinstein şu anda bir New York hastanesinde yargıç tarafından cezasının belirlenmesini bekliyor. 11 Mart tarihinde açıklanacak karara göre en az beş en çok 29 sene hapis cezası ile karşı karşıya.

 

Amerika’nın en büyük film yapımcılarından biri ile birçok Hollywood yıldızının taraf olduğu bu “ünlüler davası” ülkedeki feminist grupların ve kadın örgütlerinin desteğini de alarak Amerikan medyası ve kamuoyu tarafından yakın bir ilgi ile takip edildi. Oluşan bu ortamda jürinin Weinstein hakkında daha hafif bir karara imza atması zaten neredeyse imkansızdı.

 

Harvey Weinstein, 1970’lerin sonuna doğru kardeşi Bob Weinstein ile dev yapım şirketi Miramax’ı kurmuş, Sex, Lies and Videotapes, The Crying Game, Pulp Fiction ve Shakespeare in Love gibi başarılı filmlere imza atmış bir sinemacı. Shakespeare in Love ile bir Oscar, diğer filmleri ile bir çok Tony ödülü kazanan Weinstein, Miramax’tan ayrıldıktan sonra yine kardeşi ile birlikte 2005 yılında Weinstein Company adlı başka bir film stüdyosu kurdu.

 

2017 yılında Weinstein hakkında cinsel taciz suçlamaları yapılmaya başlandığında, Weinstein kendi şirketinden ve Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nden (Oscarlar akademisi) kovuldu. Gwyneth Paltrow, Angelina Jolie ve Ashley Judd’ın da aralarında olduğu birçoğu Hollywood oyuncusu olan şikayetçi kadınların sayısı Ekim 2018’e gelindiğinde 80’i buldu. Weinstein olayı, #MeToo olarak bilinen sosyal medya kampanyasının başlamasını tetikleyerek dünya çapında birçok ülkede ve kurumda etkisi yayılan bir hareketin oluşmasına da sebep oldu.

 

New York mahkemesinin Weinstein hakkındaki kararını açıklamasının ertesinde birçok kadın örgütü açıklama yaparak, kararın tecavüz ve cinsel taciz davalarında bir “mihenk taşı” görevi göreceğini belirttiler. Weinstein hakkında sözlü suçlama yapmanın ötesine geçerek dava açan ve mahkemeye çıkan Silence Breakers (Sessizliği Bozanlar) grubu üyesi kadınların karar sonrası yaptıkları açıklama da dikkat çekici. Weinstein’ın bir seri saldırgan olarak ceza almasını önemli bulduklarını söyleseler de kararın gerçek ve tam bir adalet sağlamadığının altını çiziyorlar. Açıklamada mahkeme süreci boyunca Weinstein’ın avukatları tarafından davacıların ve şahitlerin taciz ve tehdit edildikleri, güç sahibi tacizcilerin mağdur edilen kadınları nasıl sindirmeye çalıştığının yeniden gözler önüne serildiği vurgulanıyor.

 

Bu dava Amerika’da bir süre daha devam edecek. Weinstein’ın avukatları karara itiraz etmeye hazırlanırken, Los Angeles Bölge Savcılığı tarafından Weinstein hakkında yeni suçlamalar öne sürülmüş bulunuyor. Cinsel taciz ve saldırıların yoğunluk kazanan bir tartışma konusu olduğu Amerika’da, Weinstein kararının mağdurlara şikâyette bulunmak için cesaret vereceği ve en güçlü kişilerin bile cezasız bırakılmayacağına dair bir gösterge olduğu sosyal medya mecralarında en çok paylaşılan mesajlar arasında.

 

Öte yandan madalyonun başka bir yönü de var. Bu bir Hollywood davasıydı ve hayli popülerdi. Şikayetçi kadınların birçoğu tanınmış yıldızlardı, bir araya gelerek kadın örgütleri ve medya tarafından büyük bir koruma kalkanı altına alındılar ve desteklendiler.

 

Hal böyle olunca, Weinstein kararının taciz ve tecavüz vakalarında polis, savcı ve jürilerin tutumunda genele yayılan bir değişime yol açacağı teorisi bazı yorumcular tarafından fazla iyimser bulunuyor. Bu süreçte şikayetçiler etrafında oluşan destek mekanizmasının ve sosyal ilginin nadiren bu kadar geniş olduğunu düşünürsek bu yorumlara hak vermek gerek.

 

Türkiye’de, Amerika’da ve tüm dünyada cinsel taciz ve tecavüz mağdurlarının çoğu zaman tanınmamış kişiler olduğunu ve yalnız kaldıklarını, bırakıldıklarını unutmamak gerek. Mağdurların çoğu metropollerde değil sosyal dokunun daha tutucu olduğu küçük şehirlerde, kasabalarda ve köylerde yaşıyor. Weinstein kararı eğlence dünyası, siyaset ve kurumsal hayat gibi büyük dünyalarda belki gerçek bir dönüm noktası olabilir, ama yalnız ve uzak kurbanlara dokunması zayıf bir ihtimal.

 

 

 

 

 

 

- Advertisment -