Ana SayfaYazarlarUçak konseri

Uçak konseri

 

Pazartesi 13.30 Ankara-Diyarbakır uçağı. 

 

Mardin kapı şen olur’la başladılar. 

 

Sosyal medyada fırdönüyor, uçakta apansız verilen bu konserin görüntü ve ses kaydı. 

 

Uçak içi devlet dairesi, malum… Kaptan pilot uçuştan sorumlu Bakan, yardımcı pilot buluttan sorumlu genel müdür. 

 

Değil def vurup, el çırpıp şarkı- türkü söylemek, nefesi bile usuldan alır insan, uçakta… 

 

Bu uçak farklı… 

 

Sanırım koronun tamamı uçak yolcusu. 

 

‘Diyarbekir yoluna le,’ diye başladılar, bu sevdalar boşuna le, belalım… 

 

Zılgıtlar çekiliyor, hostesler de el çırpıyor. 

 

Eğitimli sesler, kulaklar… 

 

Mardin kapısından atlayamadım, liralarım döküldü toplayamadım… 

 

Uçak ve müzik aleti denince hep aklıma düşer, İskenderun’da bir arkadaşımızın müzik aletleri satan mağazasının deposunda zorlukla bulduğumuz mandolini bağrımıza basıp hasret giderdiğimiz, çaldığımız, arkadaşımızın da zilli def eşliğiyle çalıp söylediğimiz, sonra insanların alkışlayıp gönlümüzü aldığı, bu apansız şenlik için bana o zilli defin armağan edildiği…(Hiçbir hünerimde, işimde, kitabımda alkış lanmadım, bunu da belirtmiş olayım bu arada, yaşasın mandolin, tek onu çaldığım için alkışladılar, müzik gibisi var mı?) 

 

Istanbul’a dönüş uçağında def kabin bagajda kendince başıbozuk makamdan ritm tutmaya başlayınca hostes uyarınca, çıkarıp, defi göğsüme bastırarak sesini kısmaya çalıştığımı, andıkça gülümserim… 

 

Paylaşılan bu uçak konseri kaydında Bendir esas oyuncu, sakınca ne kelime? Cep telefonlarıyla kayıtta insanlar, herkesin yüzü gülüyor. 

 

Acaba kabin ekibi, pilotlar ne yapıyor? Duyuyor olmalılar, host ve hostesler haber etmiştir. 

 

Kabin görevlileri bir iki uyaracak oldu, koltuktan taşan insanlara geçiş kapatıldı diye, gel de koltuğa sığ, sen ol da; müzikle coşup taşan kişi koltuk sınırını da aşar, kendi sınırlarını da…Vazgeçti zaten görevli de… 

 

Cam kenarında, elinde kocaman Bendir, aşk ile, vecd içinde, giderek  daha neşeli tempoda çalıyor bir genç adam. 

 

Diyarbakır devlet korosunun Cahit Sıtkı Tarancı kültür merkezinde , ayın 25.inde vereceği konsere bekliyorlar herkesi. Kısa konser bitiminde genç  kadın korist ayağa kalkıp çağrı yaptı, 'konserimize bekleriz’, diye. Deli gönül diyor ki, atla git… Gönül deli, deli olmasına da, at pahalı… 

 

Arka sıralardan güleç bir bey, herkesin yüzü gülüyordu hoş,’ defi gezdirin, defi, Allah rızası için artık herkes gönlünden ne koparsa’, diye latife etti. 

 

Nare nare oy nare…. 

 

Birkaç dakika da olsa, yüz güldürdüler. Hem koro güzeldi, hem söyledikleri türküler, hem sunum, ölçülü, güleç, zariftiler. Gençtiler, ah gençlik sen ne güzelsin, sınırı, kuralı böyle güzel siler geçersin. 

 

19 Mayıs kutlu olsun, bu vesileyle. Ard arda kaç kuşak gençliğini yele verdi, sele verdi, savaşa ve darbelere verdi…

 

Kurtuluşta üniversitelerde ve her yerde genç kalmadı. 12 Eylül deseniz hepsi ya içerde, ya mezarda…Gençlerimiz 15 Temmuz’da bir değil bin bayramı hak ettiklerini gösterdi, vatanı tekrar savunmak zorunda kalınca öle öle, tank altına yatarak, sivil kuvvetler olarak, asker kisvesine bürünmüş düşmanı, içteki ve dıştaki işgal güçlerini hayatları bahasına püskürterek. 

 

Genç ve bağımsızlıktan/vatanından yana olanlar yürür ölümün üstüne bu kadar yiğitçe, tankların üstü ne çıkar, çıplak elleriyle silahları susturur, ‘yapmayın kardeşler, der, emir kulu erlere. 

 

Genç olmak kolay değil, ulusun onuruna ve vatana sahip çıkabilen genç olması bazan bütün zamanlardan zor… 

 

Onun için 19 Mayıs’ları, kutlama törenlerini, coşkusunu hep sevdim. 

 

Şarkılar türküler  onlara, güçlü devlet de onlara, okullar, iş güç, bağımsızlık, barış, aydınlık bir gelecek, güzel olan ne varsa, onlara, gençlerimiz genç olabilsinler, yarın tasası ve terör yasını çekmesinler…

- Advertisment -