Ana SayfaYazarlarSevgili Hekimeler…

Sevgili Hekimeler…

 

Diplomalı, diplomasız, varoluştan bu yana beden ve ruh yaraları sağaltmayı, insan sağlığını kendine tasa edinenler…

 

Belki tıp bayramında size mektup yazması daha uygun düşerdi, ama, siz zamansız meslek erbabına herkesin seslendiği zamanda seslenmek gerekmez…

 

İlk hekime Havva anamız mıydı?

 

Niye bilmem, gönlüm onu bazı işlere yakıştırmıyor, belki Lilith’in ardından geldiği için…

 

Lilith olabilir mi, ilk hekime?

 

Onun da kendine dermanı olmamış…

 

Şaman kadınlar olur ama…

 

Dünyamızın son beş-altı bin yılında ataerkil düzen hakim, Öncesinde, handiyse milyon yıl boyu insan sürülerini kadın yönetmiş, onu sürülükten toplum olmaya o çevirmiş.İlk tarım, ilk sağaltım, ilk buluş yahut hayatı kolay kılma, kadın eliyle.Kadın değil mi, erkeği, çocuğu insan eden? Erkek ya avda, ya savaşta, uygarlık eşiğine kadın çekip getirmedi mi, insan deneni? Erkeğin hem kendisi hem ötekilerle barış içinde, yaratarak, dayanışarak yaşamasını ve toplumsal geçimi kadın öğretmedi mi, milyon yıldır?

 

Sevgili hekimeler, size mektup yazmayı geçtiğimiz haftalardan bu yana kuruyordum, aile ve sosyal politikalar bakanı merdivenaltı aile danışma merkezlerine savaş açalıberi…

 

Varoluştan milyon yıl sonra, artık insan ve hekimlik bu zaman kuşağının neresinde ortaya çıktı, bilemem, her şeylerin naylonlaştığı bu yüzyılda, elbet hekimlik de naylondan payına düşeni aldı…

 

Aile danışma merkezlerine gidenlerin büyük çoğunluğu boşanıyormuş, yakışır…

 

Kendi başını bağlayamayan gelin başı bağlamaya kalkarsa böyle olur.

 

Ayrıca bu baş bağlayıcılar ehil kişiler değil.

 

Eskiden onların yaptığı işi mahalle arasının kadın anaları yapardı, ilaç gerekince de falcıya giderlerdi, o da olmazsa papaz büyüsü, kilidi anahtarı, hemaylısı imdada yetişirdi yahut yetişmezdi…

 

Avutma, afsunlama A.Ş. anlayacağınız.

 

Keşke bu danışma merkezleri sahici doktorlar ve ortak çalışma yapacakları psikolog, sosyal hizmet uzmanı, bu dalın uzmanı hemşirelerle ekip çalışması yapacak donanımda ve büyük şehirlerin büyük ilçelerinden başlamak üzere hızla hayata geçirilse, keşke…

 

Tarih Vakfı Yurt Yayınlarından 2012’de çıkan, prof.dr.Nuran Yıldırım’ın hazırladığı kitapta, ilk kadın doktorumuz olarak Safiye Ali’nin adı vurgulanır.

 

"Şüphesiz daha o devirde kızlarını doktor yapmak değil, fazla okutmayı bile bir lüks telakki eden insanlar arasında Safiye Hanımın gösterdiği şevk ve gayret bir hayal telakki edilebilecek kadar aykırı bir fikirdi. Bilhassa genç bir Türk kızının yabancı bir memlekete yalnız olarak gitmesi o devrin zihniyetine göre hiç de kabil-i hazm değildi. Bu zihniyete rağmen Safiye Hanım Almanya'daki tahsilini, adi ve basit bir mesele telakki etmiş ve maruz kaldığı müşkülata rağmen saha-i hakikate isalden de geri kalmamıştır."(age).

 

Yüzyıllarca Mısır, Babil, Sümer, Yunan ve Roma gibi antik uygarlıklarda, Kolomb öncesi Amerika’da hasta tedavi eden kadınlar, saygı görmüş, ancak hekimliğe kabulleri ancak 19.yüzyıl sonu, 20.yüzyıl başında sözkonusu olabilmiş.

 

İslam dünyasında Peygamberin yakınları ve kadınlar hasta sağaltımında çalışmış.

 

Amerika’da 1805 doğumlu Harriet Hunt, bir tıp okulunun kapısını çalma gücünü kendinde bulmuş.

 

Reddetmişler, o da bir yolunu bulup, Syracuse’de okumuş, hem çocuk, hem kadın doğum doktoru olmuş.

 

İngiltere bir alem, Blacwell’in doktorluğunu kabul etmiş de, kendi vatandaşı Elizabeth Anderson’un tıp okumasına karşı çıkmış. İngiliz ordusunda kadın kimliğini elli yıl gizleyerek, cerrahlık yapan kadın var, Dr.James Barry takma adıyla.(Üstelik, gerçek cinsiyeti ölünce fark edilmiş, ordu utancından gerçeği açıklayamayıp, erkek olarak toprağa vermiş)

 

Amerikan iç savaşında, erkek gibi giyinen Mary Walker (D.1832) asistan cerrahtı , kadınları tecavüzden koruyan bir giysi tasarlamıştı.

 

Osmanlı’da hem saray hem halk arasında ebeler, tıp ilmine aşina kişiler var, kayıtlara da geçmiş, ‘kabile/ebe’ ve ‘tabibe/kadın hekim’ (Ş.Sabuncuoğlu)

 

Sanatıyla ün kazanmış kadın cerrahları görüyoruz, Osmanlı’da, her ne kadar okullu değilseler de…

 

(Kaynak: Prf.Dr.Nuran Yıldırım.)

 

Dünyanın diplomalı ilk hekimesi  Blackwell.

 

Gene sayın Yıldırım’ın paylaşımından öğrendiğimize göre, 194.doğum günü 3 Şubat’mış.

 

O zaman bende’niz bu mektubu Mrs.Blackwell’e yazayım, yazıyı yazdığım bugün onun doğum günüymüş madem, hepsinin malumu olsun, uygarlık tarihinde hekimelik görevi yapanlara, ki onların ilkinin ebeler olduğunu biliyoruz.

 

Doğum tarihi düşülmeyen/bilinmeyen, dünyanın her köşesinde hastaya koşanlara bu yüzyıldan bir minnet ve sevgi sunumu olsun mektubumuz..

 

.Elizabeth Blackwell 1831 yılının 3 Şubat günü doğmuşsunuz, 31 Mayıs 1910’da dünyamızdan ayrılmışsınız. O tarihte tıp okulları kız öğrenci kabul etmiyor. 17 farklı okuldan geri çevrilseniz de, yılmamış, NewYork’taki küçük tıp okulu The Geneva College of Medicin’a yaptığınız başvuru, dekan tarafından öğrencilerin oylamasına sunulmuş, yıl 1847…

 

Dekan erkek öğrencilerden red yanıtı alacağından emin, ancak bu durumu koca bir şaka gibi algılayıp,’maybe’ yahut ‘perhaps’ gibi yan yollara sapmayıp, direkt ‘yes’ desin mi oğlanlar?…Olacak iş değilken, okula yazılıyorsunuz…Çevredeki insanlar rahatsız olsa da sizi görmezden geliyor.Dersler iyi geçiyor , oğlanlar size karşı saygılı, kabuklar. Vakta ki anatomi dersleri başlıyor, size diyorlar ki, ‘dur sen, anatomiye girmesen iyi olur, ayıp…’

 

Siz direniyorsunuz, erkek öğrenciler de sizden yana. En yüksek notla okulu bitiriyor, 1849’un Ocak ayında tıp doktoru diplomasını alarak, dünyanın ilk hekimesi oluyorsunuz.

 

Diğer doktorlar ve halkın kabulü için çok zaman geçmesi gerekecek olsa bile…

 

Kızkardeşiniz de doktor olmayı aklına koyuyor, aynı zorluklar onun için de geçerli.1826 doğumlu kardeşiniz, 1910 yılına kadar yaşıyr, mücadelesini tıpkı sizin gibi kahramanca veriyor.1852’de Chicago Rush Medical College’a girse de ikinci sınıfta, İllinois doktorlarının okula baskı yapması sonucu, okula devam edemiyor, ikinci yılını Cleveland Medical College’de okuyup, eğitimini bitirip, 1854’de diploma alıyor.Birlikte bir hastanede baş ebe olan Marie Zakrzewska (Dr.Zak, 1829-1902) ile çalışanlarının hepsi kadın olan ilk kadın hastanesini kuruyorsunuz.Doktor olan birkaç kadına, uygulama fırsatı sunuyor bu hastane.Siz, mrs.Blackwell kadın erkek tıp eğitiminin mutlak gerçekleşeceğine inandınız hep. Bundan olmalı 1848’de 12 kız öğrenciyle eğitime giren ilk kadın tıp okulu Boston Female Medical Collage ve onun peşisıra hayata geçen öteki kadın tıp okullarına yakınlık duymamışsınız, tecrit olarak yorumlamış olabilirsiniz. Tıp okulları kız öğrenci kabul etmemekte diretince, bu kez siz bir kadın tıp okulu kurmaya soyunuyorsunuz. 1868’de, ‘The Women’s Medical College of the New York İnfirmary’yi kuruyorsunuz.Sonradan New York, Baltimore ve Cleveland’da da kadın tıp okulları açılsa da, tıp okulları kadınları kabul etmekte diretiyor. Öncü kadınların ısrarıyla zamanla Amerika’da tıp okulları kızlara kapılarını açıyor, 19.yüzyılın son on yılında 35 tıp okulu kız öğrencilere direnmekten vazgeçti, 20.yüzyıl başlarken artık kızlar için ayrı tıp okulu gerekmese de, eyalet ve taşra tıp okulları kız öğrenciye karşı çıkmayı sürdürdü.Hekimelere hayır diyenler duygusal yapısı ve fizik güç azlığını yetersizlik olarak görmeyi sürdürdü.Koca yahut babaya bağımlı olduklarından, sosyal sorumluluk bilinçlerinin az olduğunu varsayıp, iş anlaşması yeterlilikleri olmadığını düşündüler, en çok da tam zamanlı bu işin kadın doktorun annelik ve eş olma sorumluluğuyla ters düştüğünü…Ta ki 1915 olasıya…Kadın doktorların tam üyelik kabulü ancak bu tarihte. Aynı yıl Medical Women’s Association Tıp Kadınları Ulusal Birliği kuruldu.

 

Bu varlık yokluk savaşını verirken, öncü hekimeler, doğurup dokuma, doğurtup sağaltma çokluk kadın eliyle sürgit, toplumlarda… Belgeli belgesiz, kadın iyi ediyor, hastayı .Hijyeni, beslenmeyi, aşkı o var kılıyor, savaşta ve barışta. Mum dibine kör yansa da, toplum kadın eliyle toplum oluyor. Kimileri bu örnekte olduğu gibi diploma ve unvan savaşı verip, kazanarak çıkıyor bu savaştan, kimi, bizimkiler gibi taşı öğütüp un ediyor, ekmek ediyor, acıyı bal eyliyor, karpuz kabuğunu kurutup kışın et niyetine yemeğe katıyor, savaşlarda acından ölerek, özgürlük için çarpışıyor. Yeri geliyor, ebe kadınlar, o ümmi ve eğitimsiz denenler, halk ilaçları yapıp yaraya çalıyor, doğurtuyor, hastalananı iyileştiriyor, doğayla kadın elele vererek…

 

Eli tıbba, ilaca, derde devaya düşen kadınlar, siz olmayaydınız, bu kadar güçlü ve dirençi olmayaydınız, vay’dı o dünyaya…

 

(KAYNAK: Dünyada ve Türkiye’de İlk Kadın Hekimler ve Kadınların Hekim Olma Mücadelesi”, Toplumsal Tarih, Sayı. 147 (Mart 2006), s.50-57. PDF. İçin bk. www.academia.edu)

- Advertisment -