Ana SayfaYazarlarÖlsek ölsek nasıl ölsek?

Ölsek ölsek nasıl ölsek?

 

7.6  Ey vatandaş! Depremi diyorum. Deprem borsasında son açıklama. 

 

Yersen, 9… 

 

Vursun abicim, vurmayan mı kaldı, bi de yer vursun. 

 

Yerin hainlerden, doğal gazdan, volkandan, likit gaz patlamasından, yangından, siyasi partiden farkı mı var, hepsinin anası değil mi? Ölmekse bir ölmek. 

 

Biz vatandaş olarak, hem öksüz hem yetimiz. Gelen vuruyor, giden de kalan da vuruyor. 

 

İyi ya, topunuz gelin, hepiniz vurun! 

 

Haberiniz yok, kolay ölmeyiz… Saymaya kalkan da şaşar, kırmaya girişen de… 

 

Deprem bilirkişileri, ailemiz kişisi oldu, 99 yılından bu yana.  En çok bağrımıza bastığımız Barka’ydı, rahmetli erken gitti. Deprem dede de öyle. 

 

Üşümezsoy karizmatikti, yoksa aslı Kızılderili miydi? O diğerleri gibi hışımlı değil, geçimli, depremle bile geçim ediyor, ne diycekse alttan alta söylüyor. Zaten o kaşık kaşık bal yiyip, boğazı yüzerek geçiyor, ona kulak verin siz. Öyle hızlı konuşuyor ki, belki o da '7 üstü vuracak’ diyormuştur, biz onu altı diye anlamaktan yanayız. 

 

Oğuz Gündoğdu ortadirek vatandaş gibi, onun şiddet falan söylemesine hiç gerek yok, yüzündeki hüzün anlatıyor zaten, ‘ne desek boş, heyhat…’ diye düşündüğünü. Avcılar’da otururken bütün mahalle evine barkına girmezdi, Oğuz hoca  kendi evine girmeden…’ Ölcez madem, hepbirlikte, hoca başımızdayken’, diye düşünüyor olmalılar. 

 

Şengör’ün bize kastı var, sorsan da söylüyor, sormasan da.  Deprem gibi bize sakil, uzmanı olduğundan ona asil, bu konuda uyaracak, söyleyecek elbet. Ya kim söyleyecek, şipşakçı yap sat’çılar mı? 

 

Söylesin, tamam da insaf edin böyle mi söylenir? 

 

Ağzından bal damlıyor. Giderek depremin rakamları arttı, derinliği, büyüklüğü, şiddeti, gelmekte olanın niyeti kötüleşti, zaman yakınlaştı. 

 

Elbet sarılıp öpmeye gelmiyor deprem dediğin, hoş sonunda sarmaş dolaş olunuyor, çekiyor üstümüze kara yorganı, sen sağ ben selamet. 

 

Bir vakitler yeri güvenli bölgede yaptırdığı evinin çelik kirişlerini haber yaparlardı, sanki o oradayken gelecek deprem…

 

Sonra Istanbul’un laz balıkçılara kalacağını, Şile dahil haritadan silineceğini söylemeye başladı. Yer’in bize fısıldayacak hâli yok elbet, zâti anlamaya çapımız yetmez, onu zât-ı âlileri anlar, geceleri fısıldaşıyor olmalı, âşıkla mâşuk. Siz başınızı yastığa koyup gamsız uykulara dalın, bakın bilim kişisi ne yapıyor; yerin altındaki homurtuyu dinliyor, sabaha kadar söyleşiyor…

 

Yer diyo ki, ‘gelem mii, gelem mii?’, hoca diyo ki, çok bekletme, geleceksen gel haydi.’… Yer diyo ki, ‘Kim öle, kim kala?’,  hoca diyo ki, ‘çok yakışıklı olacaksın, 7.6’yla vuracaksın, kıyılarda 9 ama, unutma, beni utandırma…’ 

 

Ahmet Ercan hoca vardı bi de, sonradan sonraya Övgün adı eklendi, meğer Ahmet demekmiş o da, duble Ahmet olarak ve dediği çokluk doğru çıktığı için ona kulak veriyorum. Hak ve Eşitlik partisinden büyükşehir belediye başkan adayı da olduydu ama, onda deprem kadar on ikiden vuramadı, olsun… 

 

Alanın uzmanı çok, hepsi birbirinden değerli, ama bu saydıklarım ilk gözağrılarımız. Bu kadar binbilmişe bir deprem ne yapsın, ne söylesin? Horozu çok olan yerin sabahı güç oluyor elbet. 

 

Ananemin bi masalı vardı, onun gibi… Duvarlar ve yerden gelen homurtu dermiş ki, ‘geleyim miiiii?Geleyim miii?’ O hesap…Masalın hesabı güzel ama, gürredenek altınlar akıyordu, duvarın içinden, yok bize böyle sorup, böyle yanıt veren. 

 

Geleceksen gel be, amaaan, bi sen kaldın gelmeyen, hainler geldi, yedi düvel geldi, tanklar, jetler, hepsi geldi, biz de nerede kaldın diye meraktaydık, gel, gelmezsen hatırım kalır.Böylesi daha fena, mehter yürüyüşü temposunda, bir ileri, üç geri, yüreğimiz hep ağzımızda… 

 

Sanki yeni öğrendik, hepbirlikte, deprem ülkesi olduğumuzu…  

 

Aslında Anadolu söylep’duru bize, ‘inmeyin atınızdan, göçe devam, haydin… Bu topraklarda anca çadırda yaşarsanız güvendesiniz.’ Duyan kim? 

 

Muhalefetin böylesi, ana muhalefeti, yavru muhalefetiyle hepsi her gün bi yandan vuruyor, baksanıza, ya çatlıyoruz ya patlıyoruz, ya yer yarılıyor, ya sular yükseliyor. Fekat iktidar bir türlü olunamıyor… 

 

Elinde olmayanın dilinde olurmuş derler , aslında dilde de yok,  hiçbir şey yok! 

 

Varsa fesatlık, yoksa kumkuma…Varsa biat, değilse, emret! ‘Aman petrol, canım batı, artık bütün herbirşeyim, dizginlerim senin elinde batı ‘… 

 

Çifte vurguna gel vatandaş! Hangisini seçersen…Deprem gelir, vurur gider, muhalefet vuramaz da gitmez de… Bu kadar esaslısını da ne yengemin yeni partisinin başı söyler size, ne asker ve deprem hayranı Şengör hoca, bu iyiliğimi de unutmayın… 

 

Depremde ölen insanlarımıza rahmetle, önlem politikalarını hayata geçirmekte olanlara destekle…

 

 

- Advertisment -