Fragman

Ali Rana Atılgan

Ufaklık bir video hazırladı. Yaz ödevinin bir parçasıymış. Uzunca bir yaz ödevinin özeti gibi, kısa bir sunuş filmi de istekler arasındaymış. Sevdiklerinizin pişirdikleri, tanık olduğunuz el emekleri, göz nurlarının yanında, yıllardır paylaştıklarınızı katık ettiği için tatlı oluyor, değil mi? Yutkunmanın hemen ardından damağımızda kalan tortunun ömrünü uzatmak için yaptıklarımızı taklit ettim. Tekrar tekrar seyrettim. Mimiklerine, kelime seçimlerine baktım. Sesi alçaldığındaki güvenini, yükseldiğinde pembeleşen yanaklarını hafızama yazdım. “Bitti” dediğiniz bir meşgalenin ardından, “eserinizin” kısa tanıtımını yapmanın zevkini düşündüm. Bir kutlama gibi vesselâm.

 

Filmlerin kısa tanıtımları aklıma düştü şimdi. Evet; fragmanlardan bahsediyorum. Film çekildikten sonra, filmin akışıyla örtüşmeyen, bir düzine civarında, diyelim on onbeş saniyelik parçaları, özel seçilmiş bir arka plan anlatımını da kullanarak bir araya getiriyorsunuz. (Acaba tüm sahneler çekilmeden hazırlananı var mıdır? Biliyorsanız, yazın lütfen.) Sunucuların, yani seslerinin tercih edilme şeklini, bu sesle birlikte fragman müziğinin kurgulanmasını, çok beğendiğiniz bir resim için paspartu ve çerçeve bileşimini seçmeye benzetiyorum. Sanki resmin içindeki tüm renklerin ve onların bir yelpazeye sıkıştırılmış tonlarının arasından, resmin hikayesini size en iyi anlatacak kaynaşımı seçeceksiniz. Bazen filmin içindeki bir karakter fragmanın arkasında konuşabiliyor; bu durumda, filmin içinde de aynı kişi, zaman zaman filmin dışına çıkıp, size birşeyler anlatacakmış hissi uyanıyor. Fragmanın fonundaki müziğin, filmin içinde kısmen yinelenen bir temâdan veya onun çeşitlemelerinden derlendiği oluyor. Etrafta o müziği duyduğunuzda, filmin kahramanı hemen şu köşeden karşınıza çıktı çıkacak.

 

Birkaç dakikalık tanıtım filmine bakarak kaç değişik senaryo yazabilirsiniz? Buyrun size, yirmi sene önceden kalma; yaklaşık iki dakika içine sığdırılmış; birbirinin içinden geçen, kesilmiş, yapışmış sahneler: https://www.youtube.com/watch?v=6hB3S9bIaco Bir mahkeme salonu, sevişen bir çift, cezaevi müdürünün tehditleri, yüksek bir kıyıya vuran dalgalar, hapishanede geçen bir konuşma, gardiyanların bağırtısı, hapishanede geçen başka konuşmalar, filmin iki ana oyuncusunun isimleri, şiddetli yağan yağmur altında gökyüzüne bakan kahramanımız. İsterseniz fragmanı izleyin; dilerseniz izlemeyip bir önceki uzun cümleyi okuyun; aklınıza gelecek ilk olay kahramanların hapisten kaçması olur, değil mi? Kaçacaklarına göre, bu durumda, eh, hapse girmeleri gerekir; bunun da bir neden olmalı. Sevişen çift tanıtımda gösterildiğinden ve çiftin erkek olanı başrol oyuncularından biri olmadığına göre; başroldeki muhteremin, kadını veya diğer erkeği, belki ikisini birden öldürme iddası nedeniyle mahkemede olduğunu; mahkeme kararını duyduğumuz için d, suçlu bulunduğunu kolayca anlarız. Kişiler ve olaylar tamam.

 

Olayların nasıl vuku bulduğunu filmi izlemeye karar verirsek öğreniriz elbette. İzlemeden nasıl sorusuna yanıt verebilmek için, tecrübe havuzumuzda bolca istiflenmiş; müzikler ve cümlelerle zenginleştirilmiş fotoğraflardan oluşan; hafızamızda aynı fragmanlar gibi, dilediğimiz şekilde bozup birleştirdiğimiz anılar ve onlardan bozduğumuz hikâyelerden yararlanabiliriz. Bu sayede bir olaydan diğerine köprü kurar; durağan olay resimlerini hareketlendirip, kısa filmler hâline getiririz. Böylece olaylar akar, akar; senaryo hâlini alır. Bıçak veya tabanca ile mi işlenmiş cinayet; hapisten tünel kazarak mı kaçmış; tekrar yakalanmış mı; bu ve benzeri nasıllara yanıt vermekte zorlanmayız. İyi de, bütün bu olası senaryolardan hangisi gerçekleşecek? İşte bunu, ancak izlersek anlayacağız. Tamam. Ama, zaten “sorduğun bu değildi” diyeceksiniz; haklısınız. Kaç değişik senaryo yazabileceğimizi merak etmiştim. Fena sayılamayacak kadar sayıda senaryo çıkarabileceğimiz aşikâr.

 

Fragmanını gördüğünüz veya şimdi telgraf lezzetiyle okuduğunuz bu filmi izlemek ister misiniz? İlgi çekici geldi mi size? Olaylar oldukça sıradan, çok yaşanmış, yaşanabilir duruyor. Belki bundan mütevellit, olayların nasıl, hangi sırayla olabileceği ile ilgili çok fazla alternatif senaryo üretebiliyoruz. O zaman niçin izlemek istersiniz? Bunun da çok fazla nedenini bulabilirsiniz. Örneğin müzik harikulâde olabilir; içinde sizi uzun uzun düşündürecek karşılıklı konuşmalar geçebilir. Kendinizin veya yakın bir tanışınızın hayatından bir emâre bulabilirsiniz. Bu iz size “ya öyle değil de böyle olsaydı?” dedirtebilir; “böyle olsaydı” dediğinizde ortaya çıkan hikâyedeki kendinizi merak etmeye başlayabilirsiniz. O merak yavaş yavaş içinizde çoğalır; değiştirmeye üşendiğiniz alışkanlıklarınızdan vazgeçme kararı verebilirsiniz. Geleceğinizi böyle bir benzetimle de olsa tahmin etme arzusu, romanları sonuna kadar okutur; filmleri defalarca izletir bize.

 

Filmin tamamını seyrettikten sonra, dönüp fragmana tekrar baktığınız oldu mu? Özellikle bütün serüven boyunca ustaca saklanmış sürprizle biten filmlerin fragmanlarında, bu sürprizin izini görebilir miyiz, diye merak ettiniz mi? Mutedil dalgalar eşliğinde hareket ettiğimiz yörüngemizden, yakın gelecekte bizi saptıracak nedenlerin bazı ipuçlarının etrafımıza serpilmiş olması mümkün değil mi? Sürpriz, kahramanın yaşadığı bir şeyse, muhtemelen hissedebiliriz. Eğer başına gelen tatlı, tatsız olayların nasıl hazırlandığındaysa sürpriz, belki sezebiliriz, belki sezemeyiz. Eğer sürpriz, olayların neden gerçekleştiğinde gizlenmişse, zor olur sanıyorum onu fragmandan çıkarmak. Çok daha fazla ayrıntıya gerek duyabiliriz. Yine aynı filme döneceğim. Filmi izlediyseniz gerek olmayabilir; ama izlemediyseniz ve “kitlelerin bilgeliğinden” yararlanmak isterseniz, şu sayfadaki filmler listesinin ilk sırasına bakar mısınız? http://www.imdb.com/chart/top Evet, bu filmde çok hoş bir, hattâ birden fazla sürpriz var. Sürprizlerinin anlatım ustalığından dolayı, bazı sahnelerini ayıklayıp tekrar tekrar izlediğim fimlerden biri. Filmin tamamı ile ilgili bildiğim şu kadar detay, sürprizleri görebilmeme yardımcı olacak mı diye, her fırsat bulup hatırladığımda fragmana defaatle bakıyorum. Nafile. Eğer seyrettiğimiz filmin fragmanında bile sürprizin ipucunu bulamazsak, seyretmediğimiz filmlerin fragmanından şaşırtıcı senaryolar üretebilir miyiz?

 

Filmi herkesten önce seyrederek, tanıtımını yapan ve eleştirilerini yazan arkadaşlarıma gıpta ediyorum. Okuyucuya veya izleyiciye senaristin, yönetmenin sunabileceğinden farklı olacağını düşündüğüm bir fragman sunuyorlar. “Fragmanı filmin yönetmeni değil de ben yapmalıyım” iddiasını bulduğum yazıların sahiplerini daha sık takip ediyorum. Sinema salonuna girdiğimde, kendi hayatımın bir başka versiyonunu izleyecekmişim hissi veriyor bu yazılar bana. Arkadaşların yazıları, kendi seyrettiğim kısa tanıtımlardan daha az ayrıntı içerdiği için mi; yoksa, yazılarda başka hayatlara, değişik kavramlara ince ince köprüler kurdukları için mi, bu hisse kapılıyorum acaba? O kadar çok film izlemiş, o kadar çok olay ve bu olayların akışlarında ortak örüntüler yakalamışlar ki, sanki senaryoların özel yapı taşlarına erişmiş gibiler. Abartıyorum tabii.

 

Sonbahardan umutluyum. Gelecekten beklentilerim hep yüksek oldu. Kışa girene kadar yaşayacaklarımızı kimsenin bugünden, yani önceden izlemesi olanaklı değil. Bununla beraber, değişik fragmanları her yerde bulabiliriz. Geçmişimizden, paylaşabildiğimiz tecrübelerimizden, ama daha önemlisi bunlar üzerine kurduğumuz hikâyelerden oluşuyor bu fragmanlar. Önümüzde türlü seçenekler var. Gelecekte kendimize biçtiğimiz rolleri merak ettiğimiz ölçüde rahat, huzurlu, kesin karar verebiliyoruz seçeneklerin arasından. Eğer seçilmek istesem, hikâyelerimi herkese açık fragmanlar hâline getirir, çeşitlendirir, ayrıntılandırırım; farklı gibi görünenler arasındaki ortaklıkları, aynı gibi algılanlar arasındaki uçurumları sergilerim; seçeceklere kendi hülyâlarında farklı senaryoları kurgulamaları için şans veririm.

 

Bu yazının fragmanı olarak nasıl bir resim seçecek acaba arkadaşım? Acaba başlığın hemen altındaki birkaç cümleyi yazının neresinden alacak? İyi ki kendim yapmıyorum. İnsanın kendini emanet edecek arkadaşlarının olması ne güzel!

- Advertisment -