Ana SayfaYazarlarŞurayı Nigehban’ın vetoları neye işaret ediyor?

Şurayı Nigehban’ın vetoları neye işaret ediyor?

Türkçeye “Anayasa Koruma Konseyi” olarak çevrilebilecek olan Şurayı Nigehban Kanuni Esasi, İran’ın bir yerde demokratik ülkelerde Anayasa Mahkemesi’ne tekabül eden kurumu.  Temel işlevi yasaların anayasaya ve İslam’a uygunluğunu, ayrıca milletvekilliğine aday olanların niteliklerini denetlemek olan bu kurum, Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hameney tarafından atanan 6 din adamı ve Milli Şura Meclisi tarafından seçilen 6 yargıçtan oluşuyor. Bu arada Meclis’in yargıç seçimini, Hameney ’in atadığı Yargı Erki Başkanı’nın (Ayetullah Sadık Laricani) önerdiği adaylar arasından yaptığını ayrıca belirtmek gerekir. Konsey, tüm yargı erki gibi, doğrudan Devrim Rehberi’nin kontrolünde bulunuyor.

 

Anayasası, 57. maddesinde, yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirlerinden bağımsız olduğunu belirtiyor olsa da, İran’da demokrasilerde olduğu gibi erklerin ayrılığından değil, Tanrı’nın iradesini temsil eden Devrim Rehberi Büyük Ayetullah’ın ellerinde birleşen erklerden söz etmek daha doğru olur. Ayetullah Hameney ’in, yargı erkini kontrol etmenin dışında, İran’ın genel politikalarının süpervizyonu gibi, ülkenin iç ve dış politikalarının ana hatlarını belirleme yetkisi var. Silahlı Kuvvetler ’in Başkomutanı olarak savaş ya da barışa, istihbarat örgütünün Başkanı olarak her türlü güvenlik operasyonuna karar verme yetkisine de sahip. Ayrıca 4. Erk olarak bilinen medyaya da tümüyle hâkim.

 

Devletin bütün erklerini elinde bulunduran Devrim Rehberi,  Uzgörürler Meclisi denilen bir kurul tarafından “sine die” seçiliyor. Bu Meclis’in Rehber’i görevden alma yetkisi teorik olarak bulunmakla (madde 111) birlikte, uygulamada Rehber Meclis’e değil, Meclis Rehber’e tabi durumda.

 

Halk, bütün erkleri elinde bulunduran Rehber’in seçimine ancak Uzgörürler Meclisi üyelerini belirleyerek katılabiliyor. Ancak İran’da Ayetullah Humeyni’nin ölümünden sonra sadece bir defa Rehber seçimi yapıldığı dikkate alınırsa, Rehber’in, kendi isteğiyle çekilmediği takdirde, ölünceye kadar görevde kaldığı söylenebilir.

 

İran Anayasası’nın 113 maddesine göre, “ Rehber’den sonra Cumhurbaşkanı ülkenin en üst düzey resmi yetkilisidir ve doğrudan rehberle ilgili görevlerin dışında yürütme erki başkanlığı ve anayasayı uygulamaktan sorumludur”.  Cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından 4 yıl için seçilir ama sadece kendisini seçen halka değil, aynı zamanda Rehber’e ve yasama organı Milli Şura Meclisi’ne karşı da sorumludur. 1989’daki anayasa değişikliğiyle “başbakanlık” kurumu kaldırılmış olduğu için, Cumhurbaşkanı’nı, Bakanlar Kurulu Başkanı olarak, bir bakıma parlamenter sistemlerin başbakanı gibi algılamak mümkün. Ama hiçbir demokratik sisteme uymayan “Tanrı adına” bütün erklere sahip Rehberlik Kurumu İran’ı uygulamada teokratik nitelikli bir totaliter rejime dönüştürüyor.

 

Milli Şura Meclisi ve 26 Şubat genel seçimleri

 

İran 26 Şubatta Rehber’in Şurayı Nigehban aracılığıyla denetlediği Milli Şura Meclisi’nin 270 üyesini belirlemek için seçimlere gidiyor. Rehber’in Meclis denetimi Şurayı Nigehban’ın milletvekili adayları hakkında vereceği onay/veto kararları üzerinden yürüyor. Resmen aday olabilmek için adayların 12 üyeli bu kurul tarafından uygun bulunması şart.

 

Medyaya yansıyan haberlere göre, 26 Mart seçimleri için yapılan toplam 12 000 başvurudan sadece 4700’ü uygun bulunmuş. En çok veto yiyen grup,  Batı ülkeleri ile Nükleer Anlaşma imzalanması ve ambargoların kaldırılmasıyla diplomatik bir başarı sağlayan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ ye yakın reformcular. Ulusal Güven Partisi (Etamad Melli) sözcüsü Hüseyin Maraşi’nin Shargh gazetesine yansıyan açıklamalarına göre, 3000 adaylarından sadece 30’u Şurayı Nigehban’ın onayını alabilmiş. Maraşi, bazı seçim bölgelerinden aday göstermelerinin bile mümkün olmayacağını söylüyor.

 

Tahran, EM (Etamed Melli) adaylarının en çok veto yediği seçim bölgelerinin başında geliyor. 30 sandalye için sadece 4 aday gösterebilecek olan parti temsilcileri katılımın düşük olmasından kaygılanıyor. Resmi IRNA ajansı,  EM temsilcilerinin duruma müdahale etmesi için Cumhurbaşkanı Ruhani’ye çağrıda bulunduğunu yazıyor. Listeler 4 Şubatta resmiyet kazanacağı için Ruhani’nin müdahalesiyle Şurayı Nigehban’ın, geçmişte bazen yaptığı gibi, ilk aşamada veto ettiği adayların bir bölümüne nihai onayı verebileceği umuluyor.

 

Aslında reformcular süresi dolacak Meclis’te de küçük bir temsil oranına sahipti. 2009’ta muhafazakâr Ahmedinejat’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesini protesto ettikleri için 2012’deki genel seçimleri büyük ölçüde boykot etmişlerdi.

 

Reformlardan yana olan seçmenler, daha sonra 2013’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ruhani ’ye büyük destek vermişlerdi. Ama Ruhani, Ahmedinejat zamanında kemirilen temel hak ve özgürlükler alanında beklenen reformları bugüne kadar gerçekleştiremediği için düş kırıklığına uğradıklarını da kabul etmek gerekir.

 

Buna karşılık, son üç yıl içinde çabalarını daha çok Nükleer Anlaşma üzerinde yoğunlaştırmış olan Ruhani de artık kendini reform talep eden seçmenlere eskisi kadar bağımlı hissetmiyor. Ekonomik yaptırımların kaldırılmasıyla göreceli bir refah ortamının sağlanacak olmasının, muhafazakâr seçmenin nezdinde de elini güçlendireceğini düşünüyor.  

 

Yaptırımların kaldırılmasının ardından çıktığı televizyon programında, önceliği yabancı yatırımları ülkeye çekmeye ve petrol dışı ürünlerin ihracatının arttırılmasına veren Ruhani, gelecek yıl için yüzde 5’lik bir büyümeyi müjdeliyor. Büyümenin olmadığı, işsizliğin yüzde 30’a dayandığı ve petrol fiyatlarının çöktüğü mevcut ortamda bu ekonomik vaatler, Meclis Başkanı Ali Laricani’nin muhafazakâr grubuyla ittifak arayışını kolaylaştırabilir. Nükleer uzlaşma ve ekonomik açılım arayışı nedeniyle kendisine karşı çıkmış olan aşırı muhafazakâr kanattan başta Hamit Rıza Rezai olmak üzere Ruhani karşıtı 50 milletvekilinin adaylıklarının da veto edilmiş olması bu olasılığı arttırıyor.

 

Sonuç olarak, İran’ın ekonomik iyileşme karşılığında temel hak ve özgürlükler alanındaki reform beklentilerinin bir kez daha göz ardı edileceği yeni bir dönemin arifesinde olduğunu söylemek mümkün. Milletvekili adaylarından hem reformcu ve hem de aşırı muhafazakâr olanların Şurayı Nigehban tarafından veto edilmesi, bir yerde, tüm yetkilere sahip Ayetullah Hameney’ in açılımın olması ancak ekonomik çerçeveyle sınırlı kalmasını arzu ettiğini ortaya koyan somut bir gösterge oluşturuyor.

 

Ne var ki ekonomik açılımı kaçınılmaz sosyal ve siyasi etkilerinden arındırarak sürdürebilmek hangi denge hesapları yapılırsa yapılsın pek mümkün değil. Ekonomik açılımla İran değişime giden uzun ve dikenli bir yola giriyor. Şurayı Nigehban’ın vetoları sancılı olacak bu değişime direncin ilk işaretleri olarak ortaya çıkıyor.  

 

 

 

           

- Advertisment -