Ana SayfaYazarlarOksitanya yeniden mi doğuyor?

Oksitanya yeniden mi doğuyor?

Fransa’nın 13 idari bölgesinden (région) biri olan ve coğrafi olarak güneydoğusunda yer alan LRMP’de (Languedoc-Roussillon-Midi Pyrénées) bölgenin yeni adının belirlenmesi amacıyla istişari referanduma gidildi. 200 bin dolayında kişinin katıldığı geçen haftaki (16 Haziran) oylamadan “Occitanie” (Oksitanya) seçeneği yüzde 44.90 oran ve açık ara farkla ilk sırada çıktı. Sol’un 93’üne sahip olduğu 158 sandalyeli Bölge Konseyi bugün (24 Haziran)  halkın tercihini göz önüne alarak bölgenin yeni ismini belirleyecek.

 

Konsey Başkanı Carole Delga, yörede Katalan nüfusun da yaşıyor olması nedeniyle tartışılan “Occitanie” adının tek başına olmasa bile bölgenin yeni isimde mutlaka yer alacağını vurguluyor. Üzerinde durulan seçeneklerden biri de “Occitanie- Catalogne” ama bu ismin bölgeyi oluşturan illerden (département) biri olan Doğu Pireneler’e (Pyrénées-Orientales) verilebileceği de konuşuluyor. Merkezi Perpignan olan bu il güneyde Katalan sınırına kadar uzanıyor.

 

Tarihi/kültürel bölge

 

Oksitanya aslında söz konusu bölgeyle sınırlı bir coğrafi alan değil.  LRMP bölgesinin tek başına “Occitanie” adını almasına karşı çıkanlardan biri de ALPC (Aquitaine-Limosin-Poitou- Charente) Bölge Konseyi Başkanı sosyalist milletvekili Alain Rousset.  Fransa’da Oksitanca konuşan ve kültürünü benimsemiş olanların coğrafi alanının çok daha geniş olduğuna dikkat çeken Alain Rousset, önceki gün Montpellier’de LRMP’nin Batısında yer alan kendi bölgesi Akitanya’nın (Aquitaine) bu bölgelerin başında geldiğini, bu nedenle isimle ilgili olumsuz görüşünü bir mektupla Bayan Delga’ya ilettiğini açıklıyor.

 

Oksitan kültürüne sahip ve ”O” dili anlamına gelen “langue d’oc” (c okunmuyor) konuşulan bölgeler Fransa’nın Güneybatısıyla, hatta Fransa ile sınırlanamayacak kadar geniş. “Oc” aslında evet anlamına geldiğinden Oksitancaya bir yerde “Evet’e O denilen dil”  demek de mümkün. Toscana’lı ünlü şair Dante, XIII. yüzyılda Latin dillerini üçe ayırıyordu: İtalya (ve İberia’da) konuşulan Si dilleri (langues de Si) , Güney Fransa’da kullanılan O dilleri (langues d’Oc) ve Fransa’nın Kuzeyinde konuşulan Oil dilleri (langues d’Oil).  Leksikologlar bugün Fransızca olarak bilinen dilde Evet’in “Oil ’den Oui” şekline nasıl dönüştüğü ayrıntılarıyla açıklıyorlar.

 

Oksitanya sözcüğünün kökeni Orta Çağ’a kadar uzanıyor. O dönemde Fransa Krallığı’nın Güneyinde Oksitanca konuşulan coğrafi/kültürel alanı tanımlamak için kullanılıyordu. Bugün Oksitanya ağırlıklı olarak Oksitanca konuşulan (yüzde 95), ortak kültüre (yüzde 94), tarihe (yüzde 69) etniye (yüzde 50) millete (yüzde 20) sahip bölgeler için kullanılan bir sözcük. Bu bağlamda Fransa’nın Güneyinin büyük bir bölümü, Monaco, İtalya’da Piemonte’ye kadar uzanan Alpler bölgesi ile İspanya’da Katalunya’daki Aran Vadisi Oksitanya’nın yaklaşık 190 bin kilometre karelik coğrafi alanını oluşturuyor. 20 milyon dolayında insanın yaşadığı bu bölgede ayrıca sayım yapılmadığı için Oksitanca konuşanların sayısını saptamak mümkün değil.

 

Katar (Cathare) soykırımı

 

Orta Çağ’da Vizigot, “Merovinge” ve “Carolinge” Krallar dönemlerinde bir anlamda siyasi birlik içinde olan Oksitanya IX. yüzyıldan itibaren çeşitli dukalık ve kontluğa bölündü. Dil ve kültürel birlik Oksitanya’nın varlığını sürdürmesini sağladıysa da, siyasi birlik bir daha hiç gerçekleşemedi. 

 

Aslında Hz. İsa’nın öğretisine aracısız bağlılıklarından ötürü Saf Hristiyanlık olan ama Vatikan tarafından Orta Çağ dini (religion médiévale) olarak aşağılanan Katarizm’in de bu dönemde Oksitanya’ da, özellikle Toulouse, Béziers, Albi, Carcassone dukalıklarında kök saldığı biliniyor. Katolik Kilisesi’nin din düşmanı ilan ettiği, bu nedenle engizisyona tabi tuttuğu, kendilerini “İyi Hristiyan” (Bons Chrétiens) olarak tanımlayan Katarlar’a karşı Fransa Kralları’nı kullanmak suretiyle düzenlediği Haçlı Seferleri Oksitanya’nın siyasi birliğini tümüyle yitirdiği döneme (XIII. yüzyıl) rastlıyor.

 

Katarizm’in kökünün kazınması amacıyla Papa III. Innocent tarafından düzenlenen bu Haçlı Seferleri’ni, dini ve ideolojik ölçütler temelinde gerçekleştirilmiş ve 1 milyon masum kişinin toplu halde yakılarak katledilmiş olması nedeniyle, soykırım olarak niteleyenler az değil. Katar soykırımı ayrı bir tartışma konusu elbette ama Oksitanya bölgesinde ve Oksitan halkının atalarına karşı işlenmiş olduğunun altını çizmekte de yarar var.

 

Katar soykırımının gerçekleştirildiği XIII. yüzyıldan XV. yüzyıla kadar geçen süre içinde Fransa Krallığı’nın bazen siyasi entrikalar ama çoğu kez savaş ve katliamlarla Oksitanya’yı adım, adım ele geçirdiğini görüyoruz. 1539’da 1. François idarede Fransızcayı zorunlu dil ilan ediyor. Soylu ve burjuvalar aslında XV. yüzyılın sonundan itibaren Fransızca kullanmayı benimsiyor ama halk işgalcinin baskısı karşısında Oksitancaya sımsıkı sarılıyor. Öyle ki Dilbilimci Joseph Anglade’a göre 1914 yılında bölgede Oksitanca konuşanların sayısı 12 ila 14 milyon arasında değişiyor.  Ama 1881’den itibaren okullarda yasaklanması sonucu XX. yüzyıl içinde bu dili konuşanların sayısı giderek azalmış bulunuyor.

 

Oksitanist hareket

 

Fransa’nın demokratikleşmesiyle ülkenin tüm bölgesel ve azınlık dilleri gibi Oksitanca üzerindeki baskılar da ortadan kalktı elbette. Ama bunun için 2013’te yürürlükten kaldırılan 1951 tarihli Deixonne Yasası’nı beklemek gerekti. 2008’de Anayasa’nın 75. maddesine “bölgesel diller Fransa’nın mirasına aittir” fıkrası eklendi. Ama Fransa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı’nı imzalamaya Anayasa Konseyi’nin olumsuz görüşü nedeniyle hiç yanaşmadı. Bununla birlikte Fransızca ile birlikte bölgesel dillerde çift dilli eğitim 1951’den bu yana devam ediyor. Oksitanca eğitim de veren okullara “calendretta” deniliyor. Bu okullardan bölgede 2014 verilerine göre 63 adet var ve toplamda sadece 3471 öğrenciye eğitim veriyor. Oysa Oksitanya’nın nüfusu toplamda 20 milyonu buluyor.

 

Fransa’da XIX. yüzyılda ortaya çıkmış olan ve esas itibariyle merkeziyetçi jakobenizm ile mücadele eden oksitanist bir akım var.  Oksitan bölgelerin özelliklerinin korunmasını öngören ve federalleşmeye kadar giden bir yerelleşmeyi benimseyen bu hareketin önemli isimlerinden Claude-François Lallemand, 1843’te yayımladığı “Le hachych” adlı kitabında, Fransa’nın yönetiminde İtalyanlar, İberyalılar ve Oksitanlardan oluşan bir Neo-Latin birliğin kurulmasını ve birliğin merkezinin Marsilya olmasını önermişti. Bu öneri daha sonra Oksitan edebiyatının önemli temsilcilerinden, 1904 Nobel ödülü sahibi Joseph Étienne Frédéric Mistral tarafından geliştirilmişti. Frédéric Mistral, 1875’te Montpellier’de düzenlenen bir konferansta, Fransa, Oksitanya, İtalya, İspanya, Katalunya, Portekiz ve Romanya’dan oluşacak “Yedi Latin milleti İmparatorluğu” (l'Empire des Sept Nations Latines ) kurulmasını önermişti. Frédéric Mistral ayrıca Oksitan dil ve kültürünün geliştirilmesini öngören ilk dernek olan ve bugün de varlığını sürdüren Lou Felibrige’i de kurmuştu.

 

Fransa’daki yerelleşme hareketi XIX. yüzyılın sonlarında özellikle eğitimle ilgili Jules Ferry yasalarının (1883-85) Fransızcayı zorunlu eğitim dili yapmasıyla durulmuş oldu. XX. yüzyılda Oksitanist hareket, “kültürel yerelleşme” fikrinin savunucusu komünist düşünür ve yazar Félix-Marcel Castan (1923-2001) ile gelişmeye başladı. Yaşamını Oksitan kültürüne adamış olan Castran’ın savunduğu çok kültürlülüğe dayanan oksitanist hareket ayrılıkçı değildi, ayrı ve bağımsız bir devlet kurulmasını içermiyordu. Ama bugün azınlıkta olsa da, bu tür talepleri dile getiren ve Oksitan milletinin varlığını savunan bir Oksitan milliyetçiliği de oluşmuş durumda.   

 

Oksitan milliyetçiliği

 

Oksitan milliyetçiliği 60’lı yıllarda ortaya çıkan, 70’lerde gelişmeye başlayan nispeten yeni ve yukarıda belirttiğim gibi Oksitanizm içerisinde azınlıkta olan bir akım. Bölgedeki Katalan ve Bask milliyetçilikleri gibi, Oksitanca konuşulan topraklarda siyasi özerk bölgeler ve bağımsız bir devlet kurulması gibi talepleri de içeriyor. Talep olunan topraklar, İspanya’da (Katalunya) Aran Vadisinden İtalya’da Piemonte’ye kadar uzanan ve Güney Fransa’yı tümüyle kapsayan bir coğrafi alan. Bordeaux, Limoges, Clermont Ferrand ve Lyon’un Güneyindeki Valence’ı da içine alan oldukça geniş bir alan söz konusu olan.

 

Görüldüğü gibi, Oksitan milliyetçiliğinin toprak bütünlüğünü tehdit ettiği ülkelerin başında Fransa geliyor. En kalabalık Oksitan nüfusun Fransa’da yaşadığı göz önüne alınırsa, bunu doğal karşılamak gerekir. Oksitanya’nın bağımsızlığını talep eden en güçlü ayrılıkçı partilerin bu ülkede olmasını da öyle. Nitekim bu siyasi partilerden en güçlüsü 1959 yılında Nice’te kurulmuş olan Oksitan Milliyetçi Partisi PNO (Partit Nacionalista Occitan). Guy Hérault’nun “Her dilin bir etnisi, her etninin de bir devleti olması gerektiği “ görüşüne dayanan PNO’nun hedefi Oksitanya’nın siyasi, ekonomik ve kültürel bağımsızlığını sağlamak. Benzer etnisist yaklaşımlardan esinlenen radikal Bask milliyetçi partilerden farklı olarak son derece ılımlı ve demokratik. Hiçbir terör örgütüyle bağlantısı yok. Fransız toplumu bakımından belki şok edici talepler bunlar ama demokrasilerde şiddetle bağı bulunmayan her siyasi görüşün örgütlenme ve siyasi mücadeleye girme hakkı var elbette.

 

PNO bugün gayri resmi Demokratik, Federal Oksitan Cumhuriyeti’nin geçici hükümetini (GPO/ Govèrn Provisòri Occitan) oluşturan üç siyasi partiden biri. Cumhuriyetçi Oksitan Solu (Gaucha Republicana Occitana) ve Languedoc ve Katalan Bölgecileri Grubu (Régionalistes languedociens et catalans) bu hükümete katılan diğer iki Oksitan milliyetçi parti. GPO’ya ayrıca Katalan milliyetçiler de destek veriyor. 

 

Oksitan milliyetçiliğinin bir gün sonul hedefi olan bağımsız, federal Oksitanya’ ya varması mümkün olabilir mi bilmek mümkün değil kuşkusuz ama zengin Oksitan dili ve kültürünün daha da geliştirilmesinin meşru bir talep olduğunu ve demokrasi adına desteklenmesinde yarar bulunduğunu kabul etmek gerekir. Unutmayalım ki tarih başka türlü yazılsaydı, konumu bugünkünden farklı, ötekine daha saygılı bir Katolik Kilisesi, Jakobenizmden uzak, iki resmi dile sahip bir Fransa var olabilirdi belki de…    

   

- Advertisment -