Ana SayfaYazarlar2015’in korkunç idam bilançosu

2015’in korkunç idam bilançosu

 

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) geçen Çarşamba günü (6 Nisan) idam cezasıyla ilgili 2015 yılı raporunu yayımladı. Rapor, geçen yıl dünyada infaz edilen ölüm cezalarının 2014’e kıyasla yüzde 54 oranında artış göstererek 1989’dan bu yana kaydedilen en yüksek sayı olan 1634’e ulaştığını gösteriyor. Bu, idamın hem barış, hem de savaş zamanında yasaklamasının evrensel demokrasi ölçütlerinin ilk sıralarında geldiği, bu konuda bir uluslararası, üç bölgesel sözleşme bulunduğu dikkate alınacak olursa, son derece kaygı verici bir gelişmeyi ortaya koyuyor.

 

Türkiye’ye yönelik basın özgürlüğüyle ilgili eleştirilerin yoğunlaştığı bir dönemde, yaşam hakkı söz konusu olduğu için demokrasi açısından öncelik taşıyan bu konuda sorunumuz bulunmadığını özellikle vurgulamakta yarar var. Türkiye bugün BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’ne ek 2 sayılı Protokol’e de, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 6 ve 13 sayılı protokollere de taraf. İdamın hukukumuzda yeri yok ve bu, hem barış, hem de savaş zamanı için geçerli.

 

UAÖ raporuna göre, idam cezası konusundaki bu karanlık tabloya katkıda bulunan üç ülke var: İran, Pakistan ve Suudi Arabistan. Bu üç ülkeden İran toplam 977 infazla diğer ülkelere fark atıyor. Aslında idam cezasıyla ilgili verileri “devlet sırrı” kabul ederek yayımlamayan Çin, Belarus ve Vietnam raporda yer almıyor. UAÖ’ye göre, her yıl binlerce mahkûmun infaz edildiği Çin öteden beri bu alanda dünyanın bir numaralı celladı. Ama örgüt 2009’dan bu yana Çin’le ilgili veri yayımla (ya) mıyor. BM Güvenlik Konseyi’nin veto yetkisine sahip beş daimi üyesinden birinin bu unvana sahip olması bugünkü dünya düzeninin ne denli çarpık temeller üzerine inşa edilmiş olduğunun somut bir göstergesi.

 

Aslında BMGK daimi üyelerinden ABD de demokrasi ölçütlerinin ilk sıralarında gelen idam yasağını tümüyle karşılamıyor. Birleşik Devletler’de ölüm cezası bazı koşullara bağlı bulunsa da federal düzeyde hâlâ geçerli. Ayrıca 50 eyaletten sadece 20’sinde yasaklanmış durumda. Bu nedenle UAÖ raporunda ABD 2015 yılında 28 infazla Suudi Arabistan’ın (158) ardından 4. sırada geliyor. İdamı yasaklayan ülkelerin geçen yıl Kongo, Madagaskar, Surinam ve Fiji Adaları’nın katılımıyla 102’yi bulduğu göz önüne alınırsa, bu durum dünyanın tek süper gücü için yüz kızartıcı bir gerçek kuşkusuz.

 

İran: son iki yılın infaz şampiyonu

 

İran, yukarıda da belirttiğim gibi verileri ölçülemeyen Çin’den sonra infaz sayısıyla dünyanın idam cezasını en çok uygulayan ülkesi. 2014’te 743, 2015’de 977 olmak üzere İran’da son iki yılda toplam 1720 mahkûm infaz edilmiş. Bu veri, İran’ı ayrıca Gambia’dan sonra dünyanın kişi başına en çok infaz gerçekleştiren ülkesi konumuna getiriyor.

 

İran’ın bir başka özelliği de uluslararası hukuka aykırı olarak suç işlendiğinde reşit olmayan, 18 yaşından küçüklere de idam cezası uygulaması.  UAÖ raporuna göre geçen yıl an az bu durumda olan 4 genç mahkûm infaz edilmiş bulunuyor.  

 

Altı çizilmesi gereken bir başka veri de 2000 yılından bu yana İran’da infazların giderek artması ve 2014-15 döneminde adeta rekor kırması. Bu da ister istemez reformcu olarak takdim edilen Cumhurbaşkanı Ruhani’nin dönemine kapkara bir leke sürüyor;  Ocak ayındaki Paris ziyaretinde aleyhinde gösteriler yapan muhaliflerin ellerinde “Ruhani, infaz Kralı” (Rohani, Roi des Exécutions)  pankartları taşımalarına haklılık kazandırıyor. Ağustos 2013’te göreve başlayan Ruhani’nin Cumhurbaşkanlığı döneminde sonuç itibariyle 2000’in üzerinde idam mahkûmunun infaz edilmiş olduğu yadsınamayacak bir gerçek.

 

İran’ın tarihi “Nükleer Anlaşma” ertesinde Batılı büyük ülkelerle diplomatik ilişkilerini güçlendirdiğine işaret eden UAÖ Orta Doğu Direktör Yardımcısı James Lynch, “ama İnsan haklarının bir tarafa bırakıldığının” altını çiziyor. Lynch’in açıklaması önemli, çünkü Batı ülkeleri açısından İran pazarına açılma ne kadar önemli olursa olsun bu ülkedeki başta idam cezası uygulamaları olmak üzere insan hakları ihlallerine göz yummak sakıncalı. 118 Air Bus siparişiyle teokratik İran rejiminin rekor sayıdaki infazlarının üstü örtülebilir mi?

 

Geçen yazımda altını çizdiğim gibi, demokratlar evrensel demokrasi ilkelerini savunma konusunda öncelikle tutarlı olmak zorunda. Demokrasi ölçütleri bileşik kaplarda olduğu gibi hareket eder, dünyanın belirli bölgeleriyle sınırlı tutulamaz. Mısır’da darbeye destek verir, İran’da infazlara gözleri yumarsanız, dünya bugünkü gibi içinden çıkılmaz sorun yumakları ile örülür. Bunu özellikle isteyenler var belki de ama onların gerçek demokrat olmadıklarına kuşku yok.            

- Advertisment -