Ana SayfaHaberlerGündemSuriye’deki yeni tehlike: Tutuklu IŞİD’liler

Suriye’deki yeni tehlike: Tutuklu IŞİD’liler

 

Türkiye, Suriye'de Ağustos 2016’da düzenlediği Fırat Kalkanı ve Ocak 2018’de düzenlediği Zeytin Dalı adlı operasyonlarla ülkenin kuzeyinde Afrin, El Bab, Cerablus ve Azez bölgelerini ele geçirdi, Ekim 2019’da Fırat’ın doğusunda düzenlediği Barış Pınarı adlı harekâtla da Resulayn ve Tel Abyad bölgesini kontrolü altına aldı. Türkiye ve Rusya’nın Soçi‘de 22 Ekim'de vardığı anlaşmaya göre Türkiye ayrıca Suriye sınırına bitişik bölgede, 120 kilometre genişliğinde ve 30 kilometre derinliğinde bir alanı kontrol edecek. Mutabakata göre ayrıca 10 kilometre genişliğindeki bir alanda da Türk ve Rus birlikleri ortak devriye gezmeye başladı.

 

Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'nin kontrolü altındaki alanlarda ve aynı zamanda kuzeyde Türkiye’nin kontrolü dışındaki bölgelerde çok sayıda IŞİD‘li tutuklunun olduğu cezaevleri var. Cezaevlerinin yanı sıra Suriye‘nin kuzeyinde IŞİD militanlarının yakınları, muhtemel sempatizanları ya da radikalleşmeye eğilimli kişilerin tutulduğu ve IŞİD’in yeni militanlar devşirmesine imkan sunan kamplar bulunuyor. Bölgedeki tutuklu IŞİD’lilerin sayısına ilişkin resmi bir rakam yok. Ancak Savaş Çalışmaları Enstitüsü’nün 4 Ekim’de yayınladığı rapora göre Suriye’nin kuzeyinde yaklaşık 9 bin IŞİD şüphelisi, kamplarda da IŞİD militanlarının yaklaşık 63 bin aile ferdi bulunuyor.

 

"Türkiye için güvenlik tehdidi"

 

Güvenlik ve terör uzmanı Doç. Dr. Serhat Erkmen'e göre Suriye'de tutuklu bulunan IŞİD’liler Türkiye için iki-üç kategoride tehdit oluşturuyor. Birinci kategoride IŞİD’in temelde faaliyet gösterdiği Suriye ve Irak dışında, dünyada en çok saldırı düzenlediği ülkenin Türkiye olduğunu, ikinci kategoride ise Türkiye içinden ve dışından bu örgüte katılanların Türkiye için tehlike yarattığını söyleyen Erkmen, "Çünkü onlar da bir şekilde kaçak yollardan Türkiye'ye girdiğinde, örgütün Türkiye'de eğer gizli hücreleri varsa onlarla bir şekilde iletişime geçip terör saldırıları organize edebiliyorlar veya onlara katılabiliyorlar. Nitekim Türkiye'de saldırı düzenleyen IŞİD militanlarının bir kısmı da yabancıydı" diyor.

 

Türkiye'nin Barış Pınarı operasyonuyla oluşturmak istediği ve Suriyeli mültecileri yerleştirmeyi planladığı 30 kilometre derinlikteki alanda Avrupa’dan gelen yabancı savaşçıların tutulduğu kamplar da yer alıyor. Reuters haber ajansının 11 Ekim 2019 tarihli haberine göre Türk yetkililer bu kamplarda 1000’den fazla yabancı cihatçı bulunduğunu tahmin ediyor. Ajansa konuşan Türk güvenlik yetkilileri, bu IŞİD’li tutuklular arasında Fransa, Almanya, Belçika ve ABD’den gelen yabancı savaşçılar bulunduğunu ve sayılarının 1200 ila 1500 olduğunu aktarıyor. ABD’li kaynaklara göre ise Suriye’nin kuzeydoğusunda 11 bin IŞİD’linin tutulduğu 30 kamp var ve bu IŞİD’lilerden 2 bini yabancı savaşçı.

 

Suriye’ye yabancı savaşçı geçişlerinin en yoğun olduğu 2013-2014 yıllarında ana güzergâh Türkiye’ydi. IŞİD’le mücadele koalisyonunun o dönemde örgüte karşı başlattığı bombardımanın artmasıyla bu savaşçıların büyük bir kısmının 2015’te geri döndüğüne işaret eden araştırmacı gazeteci Doğu Eroğlu, o dönemde sınır bölgesindeki güvenlik önlemlerinin bugünkü gibi yoğun olmadığını anlatıyor. "Türkiye'de Radikalleşme, Örgütlenme, Lojistik; IŞİD Ağları" adlı kitabın yazarı Eroğlu, yabancı savaşçıların o dönemde kullandığı kaçak yolların güvenlik önlemleriyle kapandığını, ancak IŞİD’lilerin şimdi yeni güzergâhlar kullandığına dikkat çekiyor:

 

"Geçenlerde El Hol kampından kaçmayı başaran iki Hollandalı kadın ortaya çıktı. Kaçakçılık yolları zorlaşmış olsa da hâlâ açık. Nereden olduğunu ben de bilmiyorum. Türkiye’nin başlattığı Fırat Kalkanı operasyonuyla birlikte IŞİD’in, kaçakçıların kullandığı yollar kapandı ama bu kişilerin şimdi İran ya da Irak üzerinden geldiğini tahmin ediyorum."

 

Bölgede kontrolün el değiştirmesi risk yaratıyor

 

YPG, Suriye’nin kuzeyinde Batılı güçler tarafından IŞİD’le mücadelede en önemli faktör olarak görülüyordu. Soçi Mutabakatı'yla YPG'nin bölgeden kısmen çekilmesi sonucu Türkiye bu alanlarda IŞİD militanlarıyla da baş başa kalmış oldu. Peki, bölgedeki bu el değiştirme Türkiye açısından artı bir tehlike anlamına geliyor mu? Türkiye Ekonomik Araştırmaları Vakfı'ndan (TEPAV) güvenlik analisti Dr. Nihat Ali Özcan’a göre bu geçiş döneminde ciddi riskler söz konusu. "Bu gri coğrafyayı ve bu gri zaman dilimini IŞİD’lilerin kaçıp kurtulmak için bir fırsat olarak kullanabileceğine" dikkat çeken Özcan, "Özellikle gözaltında tutulan ya da kamplarda tutulanlar açısından bazı ciddi riskler söz konusu. Ama operasyon başladıktan sonra Türkiye'nin bunların bir kısmını yakaladığını, yakalananlardan Türk vatandaşı olanların Türkiye'ye, Türk vatandaşı olmayanların da El Bab'da ve Afrin'de kurulan cezaevlerine götürüldüklerini biliyorum" diye konuşuyor.

 

Suriye’den Türkiye’ye IŞİD militanlarının son dönemlerde de sızmış olabileceğini söyleyen Özcan, "Dünyada hiçbir sınır güvenli değil“ diyor, ancak ekliyor: "İşin kötü tarafı bu tehlike, örgüt mensuplarının kültürel birliktelik nedeniyle dil, kültür ya da davranış kalıpları olarak kendilerini kolaylıkla gizleyebilecekleri göçmen hareketlerinin içinde var olmalarından da kaynaklanıyor."

 

IŞİD, Arap ülkeleri kadar olmasa da kültürel ve sosyolojik faktörler nedeniyle Suriye’deki iç savaşın başlamasından bu yana Türkiye’de de kendine taban buldu. Türkiye’de Emniyet İstihbarat Dairesi’nin 2016 tarihli raporuna göre IŞİD ideolojisinin taban bulduğu Selefilerin sayısı artış gösterdi. Raporda, 2016 yılına dek Selefilerin Türkiye’deki tabanının 10 ila 20 bini bulduğu, Tunus, Suudi Arabistan ve Ürdün’deki seviyeye çıktığı uyarısı yapılıyor.

 

IŞİD’in öldürülen lideri Ebubekir El Bağdadi’nin Nisan 2019 tarihli bir video kaydında üzerinde “Türkiye Vilayeti“ tanımının bulunduğu dosyaya dikkat çeken Serhat Erkmen, "Örgüt şimdiye kadar Türkiye vilayeti diye bir yapılanma ilan etmedi. Ancak o dönemde örgütün o dosyayı görüntüleyerek servis etmesi, örgütün Türkiye‘'ye yönelik hedeflerini, amaçlarını açık etmesi anlamında önemliydi. O tarihten itibaren tehdit katlanarak artıyor" değerlendirmesini yapıyor.

 

Peki, Türkiye’de IŞİD’in uyuyan hücreleri var mı? Serhat Erkmen, "Mutlaka vardır. Ki zaman zaman bu örgütün üst düzey ya da orta düzey elemanlarının Türkiye'nin ‘sahte' vilayetlerinde yakalandığını görüyoruz. Bunlar arasında Irak ve Suriye vatandaşları olduğu gibi, Türkiye ve diğer ülkelerin vatandaşları da var. Bu yapılanmaya yönelik bu kadar yoğun operasyonların olması Türkiye içinde de örgütün birtakım uyuyan hücrelerinin olduğunu gösteriyor bize" diyor.

 

Türkiye'de deradikalizasyon programları yaygın değil

 

Araştırmacı gazeteci Doğu Eroğlu, bu uyuyan hücrelere zemin hazırlayan başka bir ayrıntıya daha dikkat çekiyor. Türkiye sınırında 2016 yılından itibaren güvenlik önlemlerinin sıkılaştırıldığına işaret eden Eroğlu, bu tarihe kadar geri dönüşlerinde yakalanan militanların sınır ihlali, örgüt üyeliği ya da yardım ve yataklık gibi suçlardan yargılandıklarına ve nispeten düşük cezalar aldıklarına dikkat çekerek "Ama bu kişilerin eylemsel faaliyetleri ile soruşturma yürütülmüyor çünkü işlenen suçlar ya da eylemler Irak ve Suriye’de gerçekleştirildiği için bu suçlar Türkiye’de araştırılamıyor" diyor.

 

IŞİD ideolojisi ile mücadelede Avrupa ülkelerinde uygulanan deradikalizasyon programları ise Türkiye’de pek yaygın değil. Geri dönüş programı uygulanmamasının Türkiye için büyük bir sorun olduğunu söyleyen Eroğlu, bu kişilerin radikalleşmesini önleyecek tedbirlerin alınması gerektiğine dikkat çekiyor.

 

Suriye'de ise otorite boşluğu ve IŞİD’li sayısının daha yüksek olması nedeniyle Türkiye'yi de etkileyebilecek yeniden radikalleşme potansiyeli çok daha yüksek. Suriye’de potansiyel IŞİD’li olarak görülen kişilerin tutulduğu kamplar da buna geniş imkanlar sunuyor. Aralarında IŞİD militanlarının ailelerinin de bulunduğu ve yaklaşık 70 bin kişinin bulunduğu El Hol kampının ise IŞİD’in yeni bir üreme alanı olabileceği söyleniyor. Türkiye’den yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta bulunan El Hol kampı, Türkiye’nin kontrolü dışındaki bölgede yer alıyor. El Hol kampında IŞİD’in yeniden yuvalanıp yuvalanamayacağı sorusuna Serhat Erkmen şöyle yanıt veriyor:

"El Hol ya da başka bir yer, dünyanın neresinde olursa olsun, bir örgütün mensubu ya da sempatizanı olduğunu düşündüğünüz insanları belli bir alana kapatır ve bunları dış dünyadan izole edip başlarına korumalar dikip kendi içlerinde kötü koşullar altında yaşamasına olanak tanırsanız orada radikalizm ürer. Başka bir şey de söylemeye gerek yok."

 

Nasıl yargılanacakları belirsiz

 

Suriye’de devam eden sıcak savaş ve otorite boşluğu, sayıları resmi olarak bilinmeyen, ancak binlerce olduğu tahmin edilen IŞİD militanları için hukuki bir süreç işletilmesini de imkansız hale getiriyor. Yabancı savaşçılar işi daha da karmaşıklaştırıyor. Güvenlik uzmanı Nihat Ali Özcan, "Şu andaki hukuki durum, mevcut sorunlara cevap veremiyor. Cevap veremeyince de işin hukuki tarafı bir kenara kalıyor ve herkes kendi güvenliği açısından buna yaklaşıyor" diyor.

 

Suriye ve Irak’ta kontrolündeki bölgeleri kaybeden IŞİD’in küllerinden yeniden doğması çok da uzak bir olasılık gibi görünmüyor. Uluslararası Kriz Grubu'nun Ekim 2019 tarihli raporuna göre IŞİD’in Irak ve Suriye’de yeniden ortaya çıkma ihtimali yüksek.

 

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe

- Advertisment -