Ana SayfaHaberlerGündemSağlık meslek örgütleri bilim kurulunda olmak istiyor

Sağlık meslek örgütleri bilim kurulunda olmak istiyor

 

Türkiye'de hükümet, koronavirüsle mücadele kapsamında 10 Ocak’tan beri çalışan 31 kişilik Bilim Kurulu'nun kadrosunu 38’e çıkartarak yeniledi. Ayrıca 7 halk sağlığı uzmanının dahil edildiği ikinci bir bilim kurulunun da önümüzdeki günlerde oluşturulması planlanıyor. İkinci bilim kurulunda salgının psikolojik, sosyolojik, istatistiki ve din sosyolojisi boyutuyla ilgili çalışmalar yapacak uzmanların yer alması bekleniyor.

 

İlk Bilim Kurulu oluşturulurken en başta sağlık meslek örgütlerinin çatı kuruluşu olan Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları temsilcilerini dışarda bırakan Sağlık Bakanlığının ikinci bilim kurulunun oluşumunda da aynı tutumu sergilemesi tepkilere neden oldu.

 

"DSÖ tavsiyesi hiçe sayıldı”

 

TTB İkinci Başkanı Ali Çerkezoğlu, meslek örgütü temsilcilerinin dışlanmasını salgın yönetimi açısından "yanlış ve riskli" bulduklarını dile getirmelerine karşın Sağlık Bakanlığının kendilerini dinlemediğinden yakınıyor.

 

“Şimdi bilim kurulu 7 halk sağlığı uzmanıyla genişledi. Bunu olumlu bir adım olarak görüyoruz, ama meslek örgütü temsilcileri halen dışlanıyor. İkinci bilim kuruluna da davetli olmadıklarını biliyoruz” diyen Çerkezoğlu, Sağlık Bakanlığını Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiyelerine uymamakla da eleştiriyor.

 

Çerkezoğlu “Dünya Sağlık Örgütü salgın yönetiminde meslek örgütü temsilcileriyle hareket edilmesini tüm ülkelere tavsiye etti. Bizde bu tavsiye hiçe sayıldı. Salgın yönetiminin başarılı olduğunu söylememiz mümkün değil” şeklinde konuşuyor.

 

TTB, salgın yönetimiyle ilgili tüm eleştirilerinin yanı sıra sağlık çalışanlarının ve işçilerin korunması başta olmak üzere halk sağlığıyla ilgili tüm tavsiyelerini, uyarılarını internet sayfasında açtığı özel bilgilendirme forumunda kamuoyuyla paylaşmayı sürdürüyor.

 

Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Karakoç da illerde oluşturulan pandemi genel kurullarında da meslek örgütü temsilcilerinin olmadığını hatırlatıyor ve “Şeffaflık sağlanmadan salgının yönetilmesi mümkün değil. Hükümetin meslek örgütleriyle birlikte çalışmayı reddetmesi halk sağlığını düşünmediğinin de açık göstergesi” diyor.

 

"Diyanet ikinci bilim kurulunda olacak mı?"

 

Hükümetin ikinci bilim kurulu oluşturduğu haberlerinin hemen ardından Diyanet İşleri Başkanlığının da kurulda temsil edileceğine ilişkin iddialar ortaya atıldı. Sağlık Bakanlığının bu iddialara açıklık getirmemesi de sağlık meslek örgütlerindeki tepkiyi artırıyor.

 

Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (DEV Sağlık İş) Yönetim Kurulu üyesi Mihriban Yıldırım, “İlk günden sağlık meslek örgütlerinin bilim kurulunda olması gerektiğini söylüyoruz. Bilimin yol göstericiliğinde ilerlenmesi gereken bir dönemde Diyanet’in bilim kuruluna dahil edilmesini kabul edemeyiz. Sağlık emekçilerinin yer almadığı bilim kurulunda Diyanet’in ne işi var?” diyor ve hükümetin buna yanıt vermesini istiyor.

 

"Vahim hatalar yapılıyor”

 

Halk sağlığı uzmanı Prof. Onur Hamzaoğlu da bilim kurullarında meslek örgütü temsilcilerinin bulunmamasının yanı sıra Türkiye’de salgınla mücadelede “vahim hatalar” yapıldığını savunuyor. “Umre'den ve Avrupa’dan gelen yolcular zamanında karantinaya alınmadı, salgının ülkenin dört yanına dağılmasına göz yumuldu” diyen Hamzaoğlu, gönüllü karantina başta olmak üzere diğer bölgesel karantina uygulamalarının da “anlamsız” olduğunu anlatıyor.

 

Hamzaoğlu “Çin’den ilk gelen 62 yurttaşımız karantinaya alındı. En doğru uygulama buyken, daha sonra gelenlerin karantinaya alınmadan evlerine gönderilmesi vahim hataları beraberinde getirdi” diyor.

 

Türkiye nüfusunun yüzde 90’nının evlerinde sosyal izolasyon koşullarına sahip olmadığını belirten Hamzaoğlu, “İzolasyon, pozitif kişilerin sağlıklı kişilerden ayrı tutulmasıdır. Ama siz insanları olur olmaz yerde eve tıkıyorsunuz. Neden şehir hastaneleri gibi büyük merkezleri izolasyon merkezine dönüştürüp, pozitif kişileri oraya almıyorsunuz” diye soruyor.

 

Hamzaoğlu, Türkiye’de halen COVID-19 testlerinin hata oranı ve kapasitesinin bilinmediğini, bunun testlerle ilgili karmaşanın daha da artmasına yol açtığını da söylüyor. Hamzaoğlu, “Bu karanlık ortamın bir an önce giderilmesi, vahim hataların son bulması, dahası bilim insanlarına kulak verilmesi hayati önemdedir. Hükümet ne yapıp, yapamadığını gözden geçirmelidir” çağrısı yapıyor.

- Advertisment -