Ana SayfaHaberlerGündem"FETÖ'nün siyasi ayağı" niye araştırılmıyor?

“FETÖ’nün siyasi ayağı” niye araştırılmıyor?

 

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sorumlu tutulan Gülen yapılanması ya da Türkiye'deki resmi adıyla "Fetullahçı Terör Örgütü"nün (FETÖ) siyasi yapılanması, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) son soru önergesiyle yeniden gündemde.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önergeye "AK Parti'de, MHP'de bu tür adamlar mı var? Hadi ispatla. İspatlayamıyorsan demek ki bunlar sende" tepkisini verirken MHP lideri Devlet Bahçeli, önergeyi reddederek TRT'de darbe bildirisini okutan "Yurtta Sulh Konseyi"nin araştırılması çağrısı yaptı.

 

Ancak TBMM kayıtlarına bakıldığında muhalefet partileri CHP, İYİ Parti ve HDP'nin "FETÖ"nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması", "FETÖ borsası", "Yurtta Sulh Konseyi" gibi konularla bağlantılı en az 13 araştırma ya da soru önergesinin meclise sunulduğu görülüyor.

 

Yine TBMM kayıtlarına göre hükümet yetkililerinin yanıtlaması istemiyle meclise sunulan soru önergelerinin neredeyse tamamı yanıtsız bırakılırken araştırma önergeleri de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

 

CHP'nin son önergesinde imzası bulunan Grup Başkanvekili ve Manisa milletvekili Özgür Özel DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın "İspatlayamıyorsan bunlar sende" sözüne, "E o zaman gel bunu araştıralım. Komisyonu kur, neye bakılacaksa bakılsın. Herhalde CHP'nin kendisiyle ilgili bir kaygısı olsa böyle bir teklifte bulunmaz" yanıtını veriyor.

 

CHP'li Özel: Bahçeli'yle aynı şeyi merak ediyoruz

 

Bahçeli'nin araştırılmasını istediği "Yurtta Sulh Konseyi" konusunda 8 Ocak 2019'da Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün yanıtlaması istemiyle mecliste soru önergesi veren CHP milletvekili Özel, sorusuna halen yanıt alabilmiş değil.

 

Özel, "Aslında Devlet Bahçeli'yle Yurtta Sulh Konseyini merak etme ve merakı cevapsız kalma noktasında aynı paraleldeyiz. Ama farkımız şu: Meclis oylamasında Bahçeli'nin milletvekilleri bunların araştırılmasına ret oyu veriyor. Ben aynı soruyu soruyorum, Adalet Bakanı cevaplamıyor. Bahçeli aynı soruyu soruyor, ortada bir gizem yaratıyor. Ama MHP bu konuda ne soru önergesi veriyor, ne de verilenlerin cevaplanmamasını eleştiriyor" diyor.

 

15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili mecliste kurulan ilk ve tek araştırma komisyonu, 26 Temmuz 2016'da TBMM'de grubu bulunan dört partinin ortak önergesiyle hayata geçirildi. Ancak Ekim ayında işbaşı yapan Araştırma Komisyonu, çalışmalarının iktidar tarafından engellendiği suçlamalarının gölgesinde kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve dönemin Başbakanı Binali Yıldırım komisyonda dinlenmedi, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan komisyonun yazılı sorularına yanıt vermedi.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Aralık ayında "Darbe Komisyonu yapacağı çalışmaları yaptı. Son adımları da atıp raporunu göndermek suretiyle görevini tamamlarsa isabetli olur diye düşünüyorum" açıklaması sonrasında 4 Ocak 2017'de ek süre istemeden çalışmalarını sonlandırdı.

 

Akar ve Fidan yanıtlarını komisyonun ikinci çağrısı sonrasında ancak Mayıs ayında yazılı olarak gönderdi. Meclis Darbe Araştırma Komisyonu raporunun basılmaması da soru işaretlerini artırdı.

 

Rapor niye basılmadı?

 

 

Gülen yapılanmasının siyaset ve yargıdaki uzantıları konusunu yakından takip eden gazeteci Barış Pehlivan, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir araştırma komisyonunun raporunun basılmadığına işaret ediyor.

 

Pehlivan, "Yüz yıl sonra bir araştırmacı meclis arşivlerine girse, 'Yahu bu 15 Temmuz'la ilgili bu meclis hiçbir araştırma yapmamış mı, bunun raporu nerede' dese bir şey bulamayacak" diyor.

 

Gazeteci, Hakan Fidan'dan önceki MİT Müsteşarı Emre Taner'in Komisyon'a verdiği ifadede kabaca "FETÖ'cüler MİT'e benden sonraki dönemde sızdı" dediğine dikkat çekiyor ve ardından Komisyon'un Periscope yayınlarının durdurulduğunu hatırlatıyor.

 

Barış Pehlivan, "Türkiye'nin normalde işi gücü bırakıp bunu tartışması gerekiyor. Bu ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatına FETÖ üyelerinin yerleştirildiğini bir önceki MİT Müsteşarı itiraf ediyor. Ama biz bunu tartışmadık bile. Ne oldu? Üstü kapatıldı. Zaten çok kısa bir sürede darbe komisyonunun işlevi bitirildi. O komisyonda çok kritik sözler söylendi. Bunların kağıda geçirilmesi istenmedi. Onun için raporlaştırılmadı" görüşünü dile getiriyor.

 

Ancak muhalefet milletvekilleri konuyu sürekli gündemde tuttu. 31 Mayıs 2017'de HDP, 18 Temmuz 2018 ve 16 Mayıs 2019'da İYİ Parti ve 11 Temmuz 2019'da CHP meclise 15 Temmuz darbe girişimi ve siyasi bağlantılarının araştırılması için önergeler sundu.

 

Önergeler AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Konunun değişik boyutlarıyla ilgili çok sayıda soru önergesi de hükümet yetkililerince yanıtsız bırakıldı.

 

Özel: Yarın bu sessizliği de sorarlar cevaplamayanlara

 

CHP milletvekili Özgür Özel, önergelerin boşuna gitmediğine ve TBMM kayıtlarına girdiğine dikkat çekerek "Bir soru önergesinin yanıtlanmamış olmasının da çok anlamı vardır siyaseten. Yarın bu sessizliği de sorarlar o cevaplamayanlara" diyor.

 

"FETÖ Borsası"nı konu alan "Metastaz" kitabına gazeteci Barış Terkoğlu'yla birlikte imza atan Barış Pehlivan, AKP hükümeti iktidarda kaldığı sürece bu soruların yanıtının ortaya çıkabileceğine ihtimal vermiyor ve nedenini şöyle açıklıyor:

"Çünkü Fethullah Gülen cemaatinin terör örgütüne evrilme sürecine, devlette en kritik noktalara yerleşme sürecine baktığımızda biz AKP hükümetini görürüz. Evet, her zaman vardı Fethullahçılar devlet içinde. Ama en palazlandığı, en kritik noktalara oturtulduğu en 'ne istedilerse aldıkları' dönem AKP hükümeti dönemi. O halde biz bugün FETÖ'nün siyasi ayağını tartışıyorsak mutlaka AKP'nin kapısını çalmak zorundayız.”

 

AKP hükümetinin ve Türk yargısının "siyasi ayağı" ortaya çıkarma gibi bir niyeti olmadığını düşünen Pehlivan, "Örnek vereyim. Böyle bir niyet olsa, meclisi bombalayan o örgütle ilgili mecliste açılan darbe komisyonunun başına uzun yıllar Fethullahçıların kumpaslarını savunan Reşat Petek'i getirmezlerdi" diye konuşuyor.

 

15 Temmuz darbe girişimi sırasında TBMM binası uçaklardan atılan bombalara hedef olmuştu.

 

Odatv Genel Yayın Yönetmeni Pehlivan, 17-25 Aralık sürecinde AKP'ye yakın medyanın birinci sayfalarında Gülen yapılanmasına bağlı imamların fotoğraflarını bastığına da dikkat çekiyor:

"Bu insanların eli armut mu topluyor, bu o Fethullahçı imamlara kaç demek değil midir? Ve hepsi kaçtı. O fotoğrafların oraya basılmasını kimler sağladı? Cumhuriyet gazetesine, Sözcü gazetesine FETÖ'cü damgası vuran Türk yargısı o yandaş gazetelerin yöneticilerini çağırıp 'arkadaş sen ne yaptın, kaçmalarına neden oldun' diye sordu mu hiç?"

 

Pehlivan, "Fethullah Gülen'in emrinden sonra Bank Asya'ya yüzlerce milyon lira para yatıran işadamları var Türkiye'de. Elini kolunu sallayarak geziyorlar. FETÖ mücadelesi adı altında başka bir rant ağı dönüyor. Bu mücadele insanların duygularını sömürerek başka bir yolun taş döşeyicisi oldu. Bu da çok çok tehlikeli" uyarısında bulunuyor.

 

Pehlivan: Erdoğan kirli isimleri kullanıyor

 

Muhalif yayın organları ve sosyal medyada halen önemli mevkilerde bulunan isimlerin geçmişteki Gülen bağlantılarıyla ilgili videolar ve alıntılar dolaşıyor. Peki AKP bu riski niçin göze alıyor?

 

Barış Pehlivan görüşünü şöyle özetliyor: "AKP ve Erdoğan bana kalırsa kirli isimlerle çalışmayı seviyor. Örnek veriyorum; siz ancak FETÖ üyeliğinden yargılanan bir savcıya Cumhuriyet gazetesine FETÖ operasyonu yaptırtabilirsiniz. Ya da siz Fethullahçıların yıllar boyunca bütün kumpaslarını savunan bir adama aslında araştırılmamak üzere bir araştırma komisyonu başkanlığı yaptırtabilirsiniz. Bunun gibi bir şekilde zamanında açıkları bulunan insanlar böyle kritik noktalara getirilerek kullanışlı hale geliyorlar ve onları o koltuğa oturtanların dedikleri kadar birşeyler yapıyormuş gibi yapıyorlar."

 

CHP milletvekili Özgür Özel de "siyasi ayak" tartışmalarında adresin AKP olduğu görüşünde.

 

"Darbeyi yapan general ve amirallerin tamamının terfilerinin altında imzası olanlar herhalde hem darbenin hem terör örgütünün siyasi ayağı aranırken ilk akla gelecekler olur. Hepsinin terfilerinin altında bugünkü cumhurbaşkanının ve bugünkü milli savunma bakanının imzası var" çıkışı yapan Özel, CHP'ye yönelik "FETÖ" suçlamalarını algı operasyonu olarak nitelendiriyor.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'li Urla Belediye Başkanı İbrahim Burak Oğuz'un "FETÖ" üst düzey yöneticileriyle telefonda irtibat kurduğu gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderilmesiyle ilgili "Urla Belediye Başkanı'nın FETÖ'cü olduğu ortaya çıktı" demişti.

 

Oğuz hakkında henüz bir hüküm bulunmadığına ve CHP'nin devletin elindeki istihbarat olanaklarına sahip olmadığına dikkat çeken Özel, "AKP'nin devleti yönettiği dönemde 81 ilin emniyet müdürlerinden 74'ünün, 81 il valisi arasında 72'sinin 'FETÖ'cü çıktığına" işaret ediyor. Özel'e göre muhalefet partilerine yönelik "FETÖ'cü algısı yaratma çabalarının" ardında başka nedenler var.

 

"OHAL sopasından sonra FETÖ sopası"

 

CHP Grup Başkanvekili, "Bir ara yerel seçimleri de beka kaygıları üzerinden bir korku siyasetiyle atlatmaya çalışanlar, kötüye gidişi ancak demokrasiyle aşabileceklerini hâlâ kabul etmemiş olacaklar ki, daha önce OHAL sopasıyla yaptıkları gibi şimdi de FETÖ sopasıyla muhalifleri sindirme operasyonuna girişecekleri konusunda bir hissiyatım var" diye konuşuyor.

 

CHP'nin bu konuda elindeki en büyük gücünün "bu örgütle tarihsel husumet içinde bulunması" olduğunu söyleyen Özel, "17-25 Aralık olana kadar bu örgütle ilgili söylediğimiz her söze bunlar bugün gösterdikleri tepkinin beş katını, bu sefer Fethullah Gülen'i korumak için gösteriyorlardı. Meclis kürsüsünde milletvekillerimizin üstüne yürüyüp dövüyorlardı 'hocaefendiye laf söyletmeyiz' diye. Şimdi gelmişler FETÖ'yle mücadelede ahkam kesiyorlar" eleştirisini yöneltiyor.

 

"15 Temmuz'da nefret ettiğimiz iktidarın yanında durduk"

 

Özel, 15 Temmuz'la ilgili olarak "Bütün darbeler iktidara karşı yapılır doğası gereği ama herkes döner muhalefetin gözünün içine bakar 'ne yapacak bunlar' diye. Biz ana muhalefet olarak darbenin ilk saatinde kapalı meclisi açtırmış, 'darbeye karşıyız iktidarın yanındayız' demiş olan bir siyasi hareketiz. AK Parti gibi nefret ettiğimiz bir iktidara karşı bunu söyledik. Çünkü demokrasi onu gerektiriyordu. Hepimiz biliyoruz ki, 15 Temmuz gecesi başarsalardı Humeyni'nin İran'a dönüşü gibi bir dönüşle gelip bütün solcuları, Atatürkçüleri, laikleri, sosyal demokratlar, sosyalistler, seküler bir yönetim anlayışına sahip herkesi ortadan kaldıracaklardı" diyor.

 

Gazeteci Barış Pehlivan'a göre tehlike geçmedi. Devletin kilit noktalarında diğer cemaat ve tarikatların Gülen yapılanması benzeri yapılanmalara gitmesi tehlikesine dikkat çeken Pehlivan, "Yarın öbür gün 10 yıl, 15 yıl sonra biz Ankara'da tankların içinden başka tarikat mensuplarını çıkartırsak hiçbir ders alamamışız demektir. Bunun kavgasını vermek gerekiyor" diyor.

 

 

 

 

- Advertisment -